Görüşülen sağlık profesyonellerinden 65’i sağlık konulu
yayınların yazarları, programcıları ya da konuklarının nasıl seçildiklerine
ilişkin soruya çoğunlukla “Reklam, ticari kaygı ön planda (f=27; %41,5)”
şeklinde yanıt vermişlerdir. Daha sonra ağırlıklı olarak “Medyatik kişilikler
çıkarılıyor (f=20; %30,8)”, “Uzmanlık alanı olmayan kişiler alakasız konularda
konuşuyor (f=15; %23,1)” şeklindeki görüşler ifade edilmiştir. Cevap verenlerin
beşte biri programlara çıkmak için para ödendiğini ya da sponsorluk ilişkilerinin
ön planda olduğunu söylemiştir (f=13; %20). 7 kişi soruya cevap vermezken, 7
kişiye de soru sorulmamıştır. Görüşülen 50 doktor ve diş hekimi özelinde de
sıralama benzer şekildedir. Soru bu haliyle daha çok televizyon programları
bağlamında değerlendirilmiştir.
Tablo
30. Yazarlar, programcılar, konuklar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizce bunlar nasıl seçiliyor? (Sağlık)
|
Frekans
|
%
|
Reklam, ticari kaygı ön planda
|
27
|
41,5
|
Medyatik kişilikler çıkarılıyor
|
20
|
30,8
|
Uzmanlık alanı olmayan kişiler alakasız konularda konuşuyor
|
15
|
23,1
|
Programa çıkmak için para ödeniyor/sponsorluk var
|
13
|
20,0
|
Dostluk, arkadaşlık ilişkileri ön planda
|
10
|
15,4
|
Uzmanların çıktığı programlar da var
|
9
|
13,8
|
Reyting kaygısıyla seçiliyor
|
8
|
12,3
|
Şarlatanlar çıkarılıyor
|
5
|
7,7
|
Bitki doktorları seçiliyor
|
4
|
6,2
|
Prezantabl olanlar seçiliyor
|
4
|
6,2
|
Etik dışı buluyorum
|
3
|
4,6
|
Akademik çalışmalarına göre seçiliyor
|
3
|
4,6
|
Halkın dilini konuşan konuklar seçiliyor
|
3
|
4,6
|
Diğer
|
25
|
38,5
|
N
|
65
|
|
Cevap yok, yorum yok, kesin bilgim yok
|
7
|
|
Sorulmayan kişi sayısı
|
7
|
|
Bu soru ayrıca sağlık profesyonellerinin kişisel deneyimlerine
ilişkin ileride sorulan bir soruya verilen yanıtlarla da karşılaştırılmıştır.
Bu bağlamda herhangi bir programa konuk olarak katılmış olanlarla katılmamış
olanların konuk seçimine ilişkin görüşlerinin nasıl değiştiğine bakılmıştır. Televizyon
programlarına 5’den fazla kez konuk olmuş olanlar arasında en çok verilen
yanıtlar “Dostluk, arkadaşlık ilişkileri ön planda (f=4)” ve “Programa çıkmak
için para ödeniyor / sponsorluk ilişkileri var (f=4)” şeklindedir. Bu gruptaki
3 kişi de reklam ve ticari kaygıların ön planda olduğunu söylemiştir. Herhangi
bir programa konuk olarak katılmamış olanlardan 3’ü bu soruya yanıt vermezken
3’ü medyatik kişiliklerin çıkarıldığını söylemiştir. Bu durum televizyonda
programlarına daha çok katılan kişilerin daha çok ticari ve kişisel
bağlantıları ön plana çıkardıkları biçiminde yorumlanabilmektedir.
Tablo
31. Yazarlar, programcılar, konuklar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizce bunlar nasıl seçiliyor? (Medya)
|
Frekans
|
%
|
Programa çıkmak için para ödeniyor/sponsorluk var
|
15
|
27,8
|
Medyatik kişilikler çıkarılıyor
|
10
|
18,5
|
Uzmanlık alanı olmayan kişiler alakasız konularda konuşuyor
|
10
|
18,5
|
Dostluk, arkadaşlık ilişkileri ön planda
|
5
|
9,3
|
Diğer
|
14
|
25,9
|
N
|
54
|
|
Cevap yok, yorum yok, kesin bilgim yok
|
4
|
|
Sorulmayan kişi sayısı
|
1
|
|
Medya profesyonelleri arasında kaynak ve konuk seçimine
ilişkin görüş bildirenlerin dörtte birden fazlası “Programa çıkmak için para
ödeniyor ya da sponsorluk var” demektedir (f=15, %27,8). 10 kişi medyatik
kişiliklerin ekrana çıkarıldığını, yine 10 kişi de uzmanlık alanı olmayan
kişilerin alakasız konularda programlara katılıp konuştuğunu bir eleştiri
olarak ifade etmektedirler.
Sağlık
profesyonelleriyle yapılan görüşmelerden elde edilen bu konuya yönelik belli
başlı ifadeler şu şekilde sıralanabilir:
- Sağlık
köşelerinde doktor ve hocaların yazılarını aydınlatıcı buluyorum.
Programcıların da isabetli sorular sorduğunu düşünüyorum (ÜŞ).
- (…)
halkı yanılmayacağına inandıkları, tıp dili konuşmayan, halkın seviyesine
inebilen, halkın dilini konuşabilen hekimleri seçmeye özen gösteriyorlar. Konuk
seçimi anlamında çok ciddi sıkıntılar olduğunu düşünmüyorum o anlamda (BS).
- Kimi
konuklar çok iyi hekim olabiliyor, ama çok iyi iletişimci olmuyor. Yani
söylediği anlaşılmayan, çok tıbbi terim kullanan ve çok karmaşık konuşan
hekimler oluyor. (…) Dolayısıyla da özellikle televizyon önünde iletişimi
doğru, ne konuştuğunu bilen, basit cümlelerle konuşabilen, biraz presentable
insanlara ihtiyaç var. Her zaman en doğru konuklarla bu işi yaptıklarını
düşünmüyorum (FŞ).
- Bu
programlara katılacak konukları belirlerken (…) günceli takip eden, hatta
mümkünse o konuda bilgi üreten insanlar olsun istedim. Ne söylediğini bilen ve
söylediğinin anlaşılabilirliği konusunda kaygı duyan kişiler olmalı (…) (ŞT).
- Bence
konuklar şeyden seçiliyor: Kulaktan duyma. Birbirlerine soruyor gazeteciler
veya önceden birini tanıyorsa, daha önce hatırladığı bir insana gidiyorlar.
Bazen Google’dan falan arıyorlar. Ama daha çok birilerine sora sora (…) (ÖEL).
- Bazı
konularda tekelleşmiş kişiler var tabii. Yani birkaç tane isim var. Bir de
yayıncılar birisiyle konuşurken bir şeyin başkanı olmasından çok mutlu
oluyorlar. “Hocam bir titriniz yok mu?” diyorlar. “Ne yazalım?” diyorlar, (HÖ).
Bir ilimizin diş hekimleri odası başkanı da şöyle
konuşmaktadır:
- Amigoluk
yapanlar var (CK).
- Her
gelen uzmandan para alınır, ki bana bir yapım şirketi şöyle bir şey gönderdi:
“Şunun programı için günlük 1.000TL, bunun programı için günlük 500 TL” gibi
beni güldüren, ama bir taraftan da utandıran bazı şeyler oluyor ülkemizde
maalesef (İT).
- Pazarlama
süreci içerisinde bu işi icra eden insanlar var. (…)Bir doktor Bağdat
Caddesi’nde muayenehane açıyor diyelim ki. İşi yok; belirli medya gruplarıyla
anlaşmalar yapılıyor, paralar ödeniyor. Ondan sonra bir dekorasyon dergisinde
işte doktor bilmem nenin muayenehanesi, bilmem neresi bilmem ne tarzında
yapılmış. O kişi bazı televizyon programlarına mesela tüp bebekle ilgili
programlara çıkartılıyor. Tüp bebekle ilgili konuşuyor. Profesör doktor bilmem
ne işte her neyse. Pazarlama bu yani (Bir ilimizin diş hekimleri odası başkanı,
MDO).
- Elbette
hekimler bir yerlere bağlı çalışacaklar. Sağlık programları da bir şekilde
hekimlerin marka olan sağlık kuruluşlarında çalışmalarını ve araştırmalarda boy
göstermelerini tercih ediyorlar. (…) Bağımsız çalışan hekimleri de çok isim
yapmamışsa tercih etmiyorlar program yapımcıları. Ama bağımsız çalışıp kendi
kliniği kurmuş piyasada isim yapmış bazı hekimler var ki onları da çıkartmaya
tabii ki önem gösteriyorlar program yapımcıları (BBK).
- …ciddi
medya organlarında bence bir sıkıntı yok konu seçimi olsun, konuk seçimi olsun.
Ama bazı küçük medya organları var daha çok ticari kaygılar göze alınarak
seçilen konuklar oluyor (…)(AYD).
- (Bazı reklamlara hekimlerin çıkması hakkında).
hâlâ yasak aslında. Ama ne oluyor biliyor musunuz? O yasağın karşısında bir
ceza var ne var mesela bin lira para cezası var. Öderim diyor cezayı ne olacak ki
diyor yani (MDO).
- Yani
tepeden bir kurum sopa gösterip yapmayın dememeli. Bu iş, yazılı kurallara
oturtulmalı ve insanlar yanıltılmamalı (BS).
Sağlık Bakanlığı’nda görevli bir kişi bu noktada şunları
söylemektedir:
- İki
tip uzman var: Bir, hiç uzmanlıkla alakası yok. Kendini, işte akademisyen gibi
ifade eden kişiler var. Net olarak şimdi “Prof. Dr.” deyince, bir sağlık
hizmetinde “Prof. Dr.” veya bir doktor deyince toplumdaki algı belli. Algı
sağlıkla ilgili bir doktor. Tıp doktoru algılanıyor. Ama kişinin tıpla alakası
yok. Bu profesörlük akademik bir unvan aslında(…). Bir bu şekilde yanıltma açık
şekilde söyleyeyim, çok net olarak bir yanıltma var (THM).
Aynı noktaya işaret eden başkaları da bulunmaktadır:
- (…)
halkın eğitim düzeyi, sağlık yayının da verilen bilgileri süzebilecek kadar iyi
değil ve maalesef. Profesör titriyle bu yayınlara çıkan insanların, söylediği
her şeyin doğru olduğuna ikna oluyorlar ve bu insanlar içerisinden kötü niyetli
olanlardan da zarar görüyorlar. (TBK).
- Cümle
aynen şu: “Obezite, biliyorsunuz, dünya için çok önemli bir tehlike. Obeziteyi
gidermek için de insanların rezene içmesi lâzım.” Cümle buydu aynen. “Allah
Allah! Bu kim?” dedim. Altına şöyle bir “title” yazdılar; “Bilmem ne güzellik
merkezinde estetiysen.” (TK).
- Hem
kendi yaşadıklarımdan hem de gözlemlerimden yola çıkarak söylüyorum. Asla
sunucular konuşulanı dinlemiyorlar. Dolayısı ile programa girerken öğrendikleri
ya da yardımcılarının söylediklerini tekrar ederek programı sürdürüyorlar.
Çünkü program sırasında gerçekten yapmaları gereken başka bir iş oluyor
özellikle görsel medyada. (…). Bizde genellikle düşüncemizin doğrulanmasını
sağlayacak şekilde bir yayıncılık faaliyeti sürdürülüyor. Mesela falan
hastalığa dair sunucunun bir fikri var, ona bu fikri söyleyecek birilerini
arıyor, o konuk geliyor, o söyleniyor yahut da öyle birisini bulamasa da ona
bunu söyletmeye çalışıyor (Sağlık alanında bir sivil toplum örgütü başkanı,
MSD).
- Genellikle
teknoloji ve tüketimi artıracak konu ve konuklar seçiliyor. Bakanlık yetkililerine
ayrıcalık sağlanıyor. “Tek kale maç” yapılıyor (Sendika eski başkanı, KA).
- Konu
ve konuk belirlerken ben işe biraz daha televizyoncu gözüyle bakıyorum.
Televizyoncunun buradaki kriteri nedir ekran ciddi bir iş. Canlı yayın
yapıyorsun. Sunucu olarak karşındaki insanın akıcı düzgün konuşmasını
istiyorsun. Günümüzde tabi biraz daha trend biraz prezentable olmasını da
istiyorlar. Özellikle bayanlar tercih ediliyor. Düzgün akıcı konuşsun ekranda
iyi gözüksün istiyor (…). Beni mesela burada televizyonlardan arıyorlar. Biz şu
hastalıkla ilgili bir doktor istiyoruz ama mümkünse bayan olsun, genç olsun
diyorlar doğru mu? Elbetteki yanlış. (…). Yani onun ekrandaki duruşu saçının
gözlerinin rengi vb. kriterler yanlış ve iş buraya kadar vardı (BBK).
Medya profesyonellerinin kaynak/ konuk seçimine ilişkin kimi
öne çıkan görüşleri şu şeklidedir:
- Gazeteler
doğru tercihlerde bulunuyor, ancak televizyonlar için aynı şeyi düşünmüyorum.
Son zamanlarda inanılırlığı artırmaya yönelik doktorlu yayınlar artsa da sunucu
olarak yetiştirirler programcıların çoğunluğunun olması gereken kriterlere göre
seçilmedikleri çok açık (OAA).
- Bu
adam doktordur diye bu işin gazeteciliğini de yapabilir deme şansımız yok
(MUT).
- İsmi
çok bilinmeyen, medyaya çok yansımayan ama çok başarılı işler yapan çok önemli
bilim adamlarımız var Türkiye’de. Fakat bu bilim insanlarına ulaşmakta sıkıntı
yaşıyoruz. Bu bilim insanları genellikle medyaya çıkmayı tercih etmiyorlar.
Yaptıkları işin basına yansımasını çok arzu etmiyorlar. Etseler bile bu kez
onlar basına ulaşmakta sıkıntı yaşıyorlar. Böyle bir sıkıntı yaşıyoruz evet. Bu
nedenle de ben dâhil belki zaman zaman hep aynı isimlerle aynı kişilerle haber
yapılmıştır (YE).
- (…)
kesinlikle çok karşıyım yani bir gazetede bir sağlık departmanı vardır,
departmanda editör muhabir kim varsa tamamen onun kontrolünde sağlık
yayıncılığı yapılmalıdır. Yani dışarıdaki bir doktorun köşesi, ya da başka bir
doktorun burada hasta ile soru cevap yapması bana çok yanlış geliyor. Çünkü
soru cevap bölümünde de doktor hastayı kendi konusu ve ilgi alanına
yönlendiriyor. Diğer köşe yazan doktor da yine aynı mantıkla çalışıyor (ME).
- Televizyondaki
haber kaynaklarına ben güvenmiyorum. Çünkü televizyonlardaki sistem
faturalandırılmış bir sistem. Orada bir ana haberde bir doktora soru sormuşlar
yanıtını almışlarsa o haber kaynağına tabi ki güvenilebiliyor. Ama normalde
bizim televizyonlardaki sağlık programları para verilerek çıkılan programlar
(…). Gazetecinin en büyük sorumluluğu haber kaynağını seçmesinde ortaya
çıkıyor. Çünkü okuyan ya da izleyen sizin o kişiyi süzgeçten geçirdiğinizi,
haberi öyle yayınladığınızı düşünüyor. Siz kimi seçerseniz o kişinin en doğru
olduğunu düşünüyor (TYR).