14.DİL VE ÜSLUBA İLİŞKİN GÖRÜŞLER

Sağlık profesyonellerinden alınan, sağlık konulu yayınların dilini ve üslubuna ilişkin değerlendirmeler, birbirine yakın oranlarda “Kısmen uygun, kısmen değil”, “Popüler, tehlikeli, tedirgin edici, duygu sömürüsü” ve “Anlaşılmaz, teknik, tıp dili” şeklinde sıralanmaktadır. Görüşlerde ağırlıklı olarak “Beğenmiyorum” denilmektedir. Bu sorunun sorulduğu 70 kişi arasından, “Halk dili-Anlaşılır” bir dil kullanıldığı görüşünü dile getiren kişi sayısı 13’dür (%18,6).

Tablo 34. Sağlık yayınlarında kullanılan dil ve üslubu nasıl değerlendiriyorsunuz? (Sağlık)

Frekans
%
Beğenmiyorum: Popüler, sansasyonel, magazinsel,  tehlikeli, tedirgin edici, duygu sömürüsü
23
32,9
Kısmen uygun, kısmen değil; bazıları iyi, bazıları kötü
23
32,9
Beğenmiyorum: Anlaşılmaz, teknik, tıp dili kullanılıyor, halk dili kullanılmıyor
22
31,4
Doğru olmayan, bilimsellikten uzak, yanlış telaffuz, ifade edilen şeyler var
14
20,0
Halk dili, anlaşılır buluyorum
13
18,6
Türkçe'nin doğru kullanılmaması, yozlaşması söz konusu
7
10,0
Diğer
21
30,0
N
70
Cevap yok, yorum yok, kesin bilgim yok
0
Sorulmayan kişi sayısı
9


Görüşülen 50 doktor ve diş hekimi özelinde ise yayınlarda kullanılan dilin “Anlaşılmaz, teknik, tıp dili (f=17)” ve “Popüler, sansasyonel, magazinsel, tedirgin edici, duygu sömürüsü (f=17)” şeklinde bulunduğu söylenilebilir. Bu grupta “Kısmen uygun, kısmen değil” diyenlerin sayısı daha düşüktür (f=14). “Doğru olmayan, bilimsellikten uzak” tanımlaması ise 10 kişi tarafından yapılmıştır. 7 kişi ise kullanılan dilin ““Halk dili-Anlaşılır”” olduğunu söylemektedir. 3 kişi ise Türkçenin doğru kullanılmamasından şikâyetçidir.
Öte yandan medyadaki sağlık konulu yayınları takip durumu ile dil ve üsluba ilişkin değerlendirmeler karşılaştırıldığında; “Evet, takip ediyorum” diyenlerin çoğunlukla “Anlaşılmaz, teknik dil kullanımı” eleştirisinde bulundukları (f=10), pek sık takip etmediğini söyleyenlerin ise çoğunlukla “Kısmen uygun” görüşünü (f=11) dile getirdikleri belirlenmektedir.



Tablo 35. Sağlık yayınlarında kullanılan dil ve üslubu nasıl değerlendiriyorsunuz? (Medya)

Frekans
%
Halk dili, anlaşılır
14
25,9
Kısmen uygun
13
24,1
Popüler, tehlikeli, tedirgin edici, duygu sömürüsü
10
18,5
Anlaşılmaz, teknik, tıp dili kullanılıyor
7
13,0
Bilimsellikten uzak, yanlış telaffuz
6
11,1
Diğer
4
7,4
N
54
Cevap yok, yorum yok, kesin bilgim yok
5
Sorulmayan kişi sayısı
0


Görüşülen medya profesyonelleri arasında 14 kişi sağlık yayınlarında kullanılan dil ve üslubu “Halk dili-Anlaşılır” bulmaktadır (%25,9). 13 kişi kullanılan “Kısmen uygun”, 10 kişi de “Popüler, tehlikeli, tedirgin edici, duygu sömürücü” diye nitelemektedir.
Sağlık konulu yayınların dil ve üslubuna ilişkin olarak görüşülen sağlık profesyonellerinin verdikleri belli başlı yanıtlar şöyle sıralanabilir:
-   Aslında burada da biz tıp adamları olarak biraz kendimizi eleştirmemiz gerekirse; hastaya hastalığı ve hastalığının gidişi hakkında yeteri kadar açıklama yapmadığımızdan dolayı, hastanın kafasında bir sürü soru kalıyor, sual kalıyor. Bu sualleri bize soramadığı zaman bunun cevabını yazılı ve görsel medyada arıyor. Bazısını buluyor, bazısını bulamıyor. Ama en güzelini komşusunda buluyor (SB).
-   Eğer uzman, vereceği mesajları hitap ettiği kesimin algılayacağı tarzda vermemiş ise veya bu konuda bir eksiklik olursa programcı, programı yapan özellikle canlı yayınlar için söylüyorum; bir yorum yapıyor, o güya programda söylenene bir özet yapıyor ama özetlerken anlam çok kayabiliyor. Hâlbuki programa katılan uzman eğer herkesin anlayacağı şekilde söylerse sunucunun yorum yapmasına, özetlemesine ihtiyaç kalmaz (Sağlık Bakanlığı’ndan bir yetkili, THM).
-   Bazıları halk diliyle konuşmuyor, doktorların anlayabileceği şekilde konuşuyor (MŞL).
-    (Dil ve üslup) aşırı iddialı (MDR).
-   Reklamvari bir üslup var. İnsanları serbest bırakmıyorlar (FÖ).
-    “Cinnet geçirdi” en büyük yanlış. “Şizofren hasta baba, annesini kardeşlerini öldürdü” ikinci hata (…). Karaciğer hastası, kalp hastası, böbrek hastası da öldürür. Hiçbir hastalığı yoksa da öldürür. Bir psikiyatrik hastanın normalde suç işleme oranı normal popülasyondan azdır. (…) İkincisi, şizofren hasta babasını öldürdü. Şizofreni orda kullanmayın işte. Yani, bir haber çıkıyor işte babasını kardeşini öldüren kişinin psikolojik tedavi gördüğü ortaya çıktı. Sen topluma hiç kimseye birinin psikolojik tedavi gördüğünü söyleyemezsin bu üçüncü yanlıştır (…) Dördüncüsü ise hastaların bazen yüzlerinin gösterilmesi. Hasta derken illaki hasta olması gerekmez 18 yaş altı hiçbir çocuğun yüzünü gösteremezsiniz, ismini açıklayamazsınız (İT).
-    “Katil doktor” vb. doktorları kötüleyen ifadeler, nitelemeler kullanılıyor, Hekim hatalarına yönelik kışkırtıcı haber yapılıyor (MŞL).
-   Şu andaki görüntü sağlık haberlerinde gazetelerde ”sansasyona” dönük oluyor,  ”öldüren ihmal”, ”bu yapılır mı?”, ”doktor şunu yaptı” veya ”hemşire bunu yaptı” gibi. Dediğim gibi olayın tazeyken yapılan yönlendirici haberler sağlık çalışanlarına karşı ön yargıların oluşmasına neden oluyor (GC).
-   Yazılan konulardan birisi de tedavi uygulayan hekimin ekstradan aldığı paralar. Hakkı olamayan paralar [bıçak parası vb.]. Şimdi elimizde bu konuda yapılmış bilimsel bir çalışma yok ama bunu tüm hekimlere mal etmemek lâzım. Basında böyle bir haber çıktığında tüm hekimler bunu yapıyormuş gibi algılanıyor (GC).
-    “Hasta öksürdü akciğerleri ağzından geldi” diye bir haber vardı (…). O kadar, doktorlar için o kadar saçma bir haber ki ama tabii ilgi çekiyor. Yani ağzından akciğer gelmez insanın hâlbuki. Hasta açık kalp ameliyatı olmuş, açık kalp ameliyatı olunca biz göğsü açıyoruz. Kalp ameliyatını bitirdikten sonra kapattığımızda tel dikişlerle kapatıyoruz. Bazı yaşlı kişilerde, kemik yapısı zayıf olanlarda veya bronşitli kişilerde ya da enfeksiyonla birlikte bu kemik, oradaki tel dikişler kemiği kesebiliyor ve ani bir öksürükle veya ani bir hareketle göğüs açılabiliyor. Bu kişinin hem kemikleri açılmış, hem de cildi açılmış. Muhtemelen de akciğerleri bizim anfizemli dediğimiz türden akciğere sahipmiş. Hastalıklı bir akciğere. O da muhtemelen o kişiden dışarı gözükmüş yani dışarıya doğru çıkmış. Ama örneğin akciğerleri göğsünden çıktı desek gene belki dikkat çekebilirdi. Halk açısından. Normal vatandaşın. Ama ağzından geldi demek çok abes. Ama herkes, ben dâhil herkes tıkladı tabii ve doktorlar arasında da günün konusuydu yani (MŞL).
-   Sağlık yayınlarında kullanılan dil ve üslup çoğu zaman bizi güldürüyor. Neden diyeceksiniz işte tıp terminolojisi çok farklı bu nedenle belki sağlıkla ilgili habercilik yapan kişilerin profesyonel olması gerekiyor çünkü haber yaparken bu haberleri sadece halk okumuyor profesyonel olan kişiler de okuyor. Orada farklı terminolojik kelimelerin farklı anlamda yazılması tabiî ki bizleri güldürüyor. Ve haber belki de çok ciddi bir konuda ama açıkçası ben o haberin gerisini okumak istemiyorum. Neden? En başta okuduğum iki satır bana yazan kişinin kalitesini göstermiş oluyor. Bu kişinin daha tıbbi terminolojiden haberi yok, yaptığı haberin kaynağının da çok fazla bilimsel olmadığını düşünüyorum ve okumuyorum (STK başkanı, HCR).

Bu konuda Sağlık Bakanlığı’ndan bir yetkili şu görüşleri dile getirmektedir:
-   Mesela en çok kullanılan kavram medyada skandal, rezalet, kaos; işte buna benzer… Bunu nerede kullanıyor? Ambulans rezaleti diyor mesela. Israrla vazgeçmedikleri bir şey bu. Şimdi son iki senedir biz çok daha iddialı bir hale geldik ambulans sisteminde. Bizim ambulanslarımızla ilgili bütün konuşmalar, yani 112’yi aradığınız saniyeden itibaren o vakanın sonucunu alıncaya kadarki sürecin tamamı dijital ortamda kayıt altına alınıyor. Yani siz 112’yi saat kaçta, hangi dakikada, hangi saniyede aramışsınız, oradan ambulansa çıkış talimatı hangi dakikada verilmiş, o ambulans olay yerine hangi dakikada ulaşmış ve ben ulaştım demiş, sonra o vakayı almış hastaneye götürmüş, hangi dakikada hastaneye ulaşmış, bunların hepsi kayıt altında. Şimdi biz rica ediyoruz, diyoruz ki bakın buna benzer haberleri yazmadan önce bir dakikanızı alır en fazla. Nedir? 112 komuta kontrolü arayacaksınız diyeceksiniz ki ben falan gazeteden falancayım, bir ambulans gecikmesiyle ilgili bir haber yapıyorum. Bu vakanın sizdeki kaydını alabilir miyim? Nedir bana söyler misiniz? Oradaki görevli arkadaş söyleyecek (…). Belki o haberi yapmaktan vazgeçecek (…) (TGR).

Medya profesyonellerinin dil ve üslup konusunda öne çıkan bazı görüşleri ise şu şekilde sıralanabilir:
-   Sağlık yayınlarında kullanılan dil ve üslup o yayının hedef kitlesine göre değişiyor. Hedeflerinin geniş halk kitleleri olması sebebiyle, gazeteler daha yalın bir dil kullanıyorlar. Üslup meselesine gelince, görsel ve yazılı tüm yayın organları “rating” kaygısıyla haberleri abartılı bir şekilde aktarabiliyorlar (YNO).
-   Dergiler çok sıkıcı, gazete ve TV’ler ve özellikle İnternet daha okunabilir oluyor (DİD).
-   Bu da bizim zorlandığımız bir konu aslında. Bu hukuk alanında çalışan muhabirlerin de yaşadığı bir sıkıntı. Hekimlerin kullandığı dil ile bizim gazetecilikte kullandığımız dil birbirine çok uzak aslında. (Latince kelimeler vs.) Latince ağırlıklı. Dolayısıyla hekimden dinlediğiniz şeyi önce kendiniz anlamalısınız. Okuyucuya anlatabilmek için önce kendinizin anlaması gerekiyor (…). Öyle şeyler var ki Türkçeye çevirmek de mümkün değil yani (…). Biz sağlık habercileri olarak hekimle okuyucu arasında ya da hekimle hasta arasında aracılık yapmış oluyoruz (ADA).
-   (…) şov kısmı olan profesörleri alıp işte bütün literatürü, halk diline indirgeyip bunu masaya yatırmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. (…) Bu kadar da basite indirgenmemeli diye düşünüyorum (DER).

“Diğer görüşmeler” bağlamında görüşleri alınan bir gazeteci-yazar da sağlık konulu yayınların dili konusunda şu değerlendirmede bulunmaktadır:
-   UNESCO’nun önem verdiği konulardan biri de bilimin halk diline çevrilmesiydi. Bu konuda iki senede bir verilen bir ödül vardı. Bilim vulgarizasyon ödülü. Bu örnek alınacak bir şey. (…) Doktorun görevi yalnız kendi düzeyindeki insanlara seslenmek değil halka bilimin verilerini ulaştırmak ve halkın anlayacağı bir dille ulaştırmak… (XTZ).