17.SAĞLIK HABERCİLERİ/ YAYINCILARININ EĞİTİM DURUMUNA İLİŞKİN GÖRÜŞLER

Sağlık profesyonellerine sağlık habercileri ya da yayıncılarının alanlarıyla ilgili bir eğitim alıp almadıklarına ilişkin kanaatleri de sorulmuştur. Bu konuda izlenimler çoğunlukla “Birçoğunun bu konuda hiçbir bilgisi yok” seçeneğine karşılık gelmektedir (f=33, %75). 26 kişiye sorulmayan bu soruya 9 kişi de “Cevap yok, yorum yok” karşılığını vermiştir. Görüşülen 50 doktor ve diş hekimi arasındaki görüşler de paralel şekildedir.

Tablo 40. Bildiğiniz kadarıyla sağlık habercileri ya da yayıncıları alanlarıyla ilgili herhangi bir eğitim almışlar mıdır? (Sağlık)

Frekans
%
Birçoğunun bu konuda hiçbir bilgisi yok
33
75,0
Alaylı muhabirler
6
13,6
Genellikle iletişim mezunu
2
4,5
Türkiye’de sağlık haberciliği gibi bir alan yok
2
4,5
Diğer
14
31,8
N
44
Cevap yok, yorum yok, kesin bilgim yok
9
Sorulmayan kişi sayısı
26


Tablo 41. Bildiğiniz kadarıyla sağlık habercileri ya da yayıncıları alanlarıyla ilgili herhangi bir eğitim almışlar mıdır? (Medya)

Frekans
%
Birçoğunun bu konuda hiçbir bilgisi yok
23
42,6
Genellikle iletişim mezunu
10
18,5
Alaylı muhabirler
8
14,8
Doktor kökenli olanlar
5
9,3
Diğer
8
14,8
N
54
Cevap yok, yorum yok, kesin bilgim yok
1
Sorulmayan kişi sayısı
4


Sağlık habercilerine ya da yayıncılarına yönelik sağlık profesyonellerinin dile getirdiği eleştiriler bağlamında dikkati çeken görüşler şu şekildedir:
-   Sağlık muhabirliği diye bir alan yok. Gazetecilerle de konuşuyorum. İşte birkaç işi yapan adama sağlıkla ilgili bir şeyleri toparla diyorlar. Sadece sağlıkla uğraşan muhabir yok. Ben bunu kesin olarak söylüyorum. Böyle bir alan olsa bu kadar uzmanlık dışı şeyler olacağını düşünmüyorum (NTM).
-   Kongremize bir gazetenin genel yayın yönetmenini de çağırdık. Ona açıkça sorduk. “Biz bu sağlık yayınlarından çok şikâyetçiyiz. Bunu önlemek için bir şey yapıyor musunuz?” Cevabı ise “Muhabirler çalışmaya sağlık alanından başlarlar. Acemilikleri orda çıkar. Bu yüzden sağlık muhabirleri telaşlı olur.” Gazetenin yöneticisi böyle dedikten sonra bize bir şey demek kalmıyor (OA).
-   Vallahi benim medyacılarla da yaptığım iletişimde hep sağlık muhabirliği sanki en alt düzey muhabirlikmiş gibi bir bilgiye sahip oluyorum. Bu çok üzücü tabii… (…). (HÖ).
-   Ben, geçmişte muhabir olup, hasbelkader işinde biraz yükselip, işini kaybettikten sonra da aldığı tazminatla bir yapım şirketi kuran herkesin sağlık yayıncılığı yaptığına şahit oldum (İT).

Sağlık Bakanlığı’ndan bir başka kişi de şu görüşleri dile getirmektedir:
-   Olumsuzluk haberdir, bütün olumsuzluklar yazılsın (…). Ama şöyle bir anlayış gelişti son dönemde; televizyon haberciliğinden sonra, haber kanallarından sonra bu tam da pekişti: Haber eşittir olumsuzluk oldu(…). Avrupa’nın en iyi 112 sistemlerinden bir tanesi şu anda Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından kurulmuş işletiliyor. Kamu açısından işte 17 ambulans helikopterimiz var. İki tane de ambulans uçağımız var. Dünyada kamu 112’si açısından bakarsanız en büyük filo, şu anda Sağlık Bakanlığı’nda. Bu halka ücretsiz hizmet veriyor. Şimdi bu hizmetin manşet olduğunu biz görmedik. (…)  Biz mesela aşılama oranlarında dünya çapında oranlara ulaşıyoruz. Yüzde 90’ları aşmışız. Kara ambulanslarında İstanbul gibi yerlerde bile, İstanbul’da bile 10 dakikanın altında vakaya ulaşma oranı yüzde 93’ün üstüne çıkmış (…). Ama biz bunların bu şekilde verildiğini görmüyoruz. Sağlık haberciliğinde bu kavram olumsuzluk haberdir; doğru ama haber eşittir olumsuzluktur, doğru değil (…).(TGR).
-   (…) yeterli bilgi alınmadan yapılan haberler var. Sağlık haberleri var, gene tek taraflı. Mesela vatandaş merkezli yapılanlar var. Mesela bazı insanların beyanatları üzerinden yapılanlar var. Bunlar check edilmeden, haberlerin bir ayağı sürekli eksik bırakılarak, haber kaynağına sorulmadan, doğrulatılmadan yapılan haber; haber değil. Objektif, düzgün haber değil. O açıdan sıkıntı. Bir de bilgi kirliliği şikâyetimiz var sağlık haberciliği açısından. Konunun yeterince uzmanı mı, değil mi tam olarak netleşmemiş insanların kameraların karşısında çıkarılması (…) (TGR).

Sağlık Bakanlığı’ndan bir diğer kişi de şunları söylemektedir:
-   Gazete belki taraflı olabilir ama muhabir tarafsız olmalıdır. Ne görüyorsa gördüğünü aynen aksettirmeli ve yansıtmalıdır. Bu nedenle de kendi hayata bakışı genel kültürü olayları çözümleme yorumlama kabiliyeti bilgi düzeyinin yüksek olması çok önem taşıyor. Bununsa sahada tam tersi olduğunu görüyoruz. (…) …sahadan gelen, muhabirlerden gelen bilgiler gündemi belirliyor. O muhabirler de maalesef eğitim düzeyi çok düşük kişiler (…) (ZŞT).

Sağlık profesyonelleriyle yapılan görüşmelerde sağlık habercilerinin/ yayıncılarının eğitimine yönelik ifadeler arasında dikkati çeken bazıları şunlardır:
-   Ben genelde sağlık muhabiri olarak gazetelerde muhabirlik yapan özellikle periferide, ilçelerde ya da işte küçük şehirlerde ortaokul mezunu kişilerle bile bu haberciliğin yürütüldüğünü biliyorum. Ekonomik olarak da çok az paralar verildiğini biliyorum. Bu nedenle de eğitimden geçmiş eğitimli ve bu işi daha güzel yapacak bir takım insanların burada kendilerine yer bulamadıklarını biliyorum (…). (Sağlık Bakanlığı’ndan bir yetkili, ZŞT).
-   Bir kısmının uyum eğitimi diye bir eğitimden geçtiğini, bir farkındalık eğitiminden geçtiğini biliyorum. Bazen şöyle şeyler olduğunu da biliyorum, herhangi bir konuda mesela bir derneğin konusu ya da herhangi bir konuda o anda o ilde bulunan sağlık muhabirlerinin toplanıp bilgilendirildiklerini de biliyorum. Yani çok rutin bir eğitimleri yok (…). Yani şöyle ifadeler de duydum ben; “Hocam biz burada kendimiz yaparak öğrendik” gibi şeyler de duydum (HÖ).
-   O dönemde sağlık muhabirleri derneği vardı. Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti ile Tabip Odası ile Türk Tabipleri Birliği ile sağlık haberciliğiyle ilgili çok yoğun eğitimlerden geçmişti. Hekimler geldi bizi eleştirdi. Ne olmaması gerekir, hekimleri ne rahatsız ediyor, halkı hangi haberi nasıl verirsek ne gibi zararlara neden olabiliriz? Genç yaşlarımızda bunların eğitimini çok yoğun bir şekilde verdiler. Sonrasında da zaten tıp kongrelerinde bu tip toplantılar, dernek işbirliğiyle düzenlenmişti. Bu tür kuruluşlar faydalı; gazetecilerin kendilerini eğitmesi anlamında. (…). Gazeteciler de eğitilmeli (…). Okumak, bilgi edinmek ölene kadar devam edecek bir süreç. Bu sürecin önünün keserseniz, zaten gazetecilik yapamazsınız. Her gün yeni bir bilgi edinmek zorundasınız (BS).
-   Bildiğim kadarıyla mesela İletişim Fakültesi’nden mezun olmak bunun için yeterli. Ama İletişim Fakültesi’nden mezun olup da sağlık haberciliği doktorası yapan bir sağlık çalışanı habercisi ile tanışmıyorum, böyle birisi yok. Genellikle pratik hayatta öğrenilerek yapılıyor bu (…). (AYD).

Sağlık Bakanlığı’nda görevli bir kişi bu konuda şu görüşleri dile getirmektedir:
-   Her şeyden önce bir lisans eğitimi, okul eğitimi bu zaten yeni kuşağın hepsi eğitimli olduğunu düşünüyorum. Çünkü muhabir arkadaşlarla falan tanıştığınızda çoğu bu konunun gayet güzel eğitimini almış, gazetecilikle ilgili eğitim almış kişiler. Sağlık yayıncılığını yapacak kişilerin de yine sağlıkla ilgili konularda illaki formal bir eğitim almış olmaları şart değil. Meslek içi eğitimden geçmiş olmaları temel (…). Ama asıl önemli olan haberi sadece muhabir oluşturmuyor. Haberin alıcısını arttırmak üzere düzenleme yapan editörde de var. Dolayısıyla bu tamamen bence bir etik anlayışla ilgili yoksa formal bir eğitim alması şartı falan düşünmüyorum (THM).

Medya profesyonellerinin bu konuda öne çıkan bazı görüşleri ise şöyle sıralanabilir:
-   Eğer adamın içinde yoksa adamın kendini geliştirme gibi bir gayesi yoksa yapamazsınız, olmaz. Sevmek lâzım. Sağlık, eğitim; bakın bu iki konu sıkıcıdır. Detaydır. Ama çok da iyi bir alandır. Sağlamsa, kaynağa bakar. Ne kadar ajandan, rehberin geniş ise o kadar özel haber çıkarırsın. Ama bu da yıllar yılı yatırım demektir. Buna sabrı olmayanlar o insanları işten çıkartıyorlar. O insanlar da bu cehennemin içinde kaybolup gidiyor.  (BÇ).
-   Yani bir de sağlık küçümsenen bir konu, herkesin rahatlıkla yapabileceği düşünülen bir konu. O yüzden işte filancanın yeğeni “gel oğlum seni şurada işe başlatayım. Sanayiye gitmezsen gel sağlık muhabiri olursun ya da adliye muhabiri olursun” konulu bir sektör bu (TG).
-   İletişim fakültesi mezunu olan insanlar, muhabirler genelde, daha doğrusu olması gerekenler. Bunun dışındaki insanlar da var. Özel bir eğitim aldıklarını düşünmüyorum. Ben kendi adıma özel bir sağlık eğitimi almadım. Sağlık muhabirliğinde başladım ama zaman içerisinde kendinizi yetiştiriyorsunuz. Çünkü biliyor olmanız lâzım (YSK).
-   Mutlaka (eğitim) almış olmalılar. Tamam iletişimciler olarak mezun oluyoruz ama sağlık konusunda zamanla tecrübelenerek yetişiyorsunuz (…) zamanla tecrübeleriyle ve deneyimleriyle onu (sağlık haberlerini) yazabilecek duruma geliyor. Çünkü kendi fikrini yazmıyor sağlık haberini yazarken. Uzmanın görüşünü yazıyorsun (ME).
-   Öyle bir eğitim yok doğrusu. Sağlık haberciliği ile ilgili bir eğitim verilemez de. Sağlık haberlerinin önemi anlatılabilir. Yani senin yazdığın haberin okuyucu kitle üzerinde nasıl bir etki bırakacağı, dolayısıyla nasıl bir dil kullanman gerektiği, konunun hassasiyeti anlatılıp bu konuda uyarılar yapılabilir. Örneklerle muhabirin etik konularda duyarlılığını arttırmak uygun olur. Aslında bu iş biraz da yazı işleri ile alakalı bir şey. Sonuçta muhabir ne yazarsa yazsın, içerideki adam bir başlık atıyor her şey değişiyor (ADA).

“Diğer görüşmeler” bağlamında görüşülen eski sağlık muhabiri-yazarlardan birisi de şu ifadeleri kullanmaktadır:
-   Hiçbir şeyi çok sınırlayamayız: Hekim gazeteci olamaz gibi. Yazmayı bilebilen, analiz yapmayı bilen kişi gazetecilik de yapar, hekimlik de yapabilir. Yalnız yapan kişinin mutlaka tıp alanında bilgili olması lâzım. Yani gazetecinin de tıp alanında bilgili olması lâzım (BSL).