2.2.2. 1980’li Yıllar ve Zakkum Olayı

Bu belli başlı yayınların ardından Türkiye’de sağlık haberciliği “sadece birkaç büyük gazetede birkaç kişinin yaptığı özel haberlerle sınırlı” görülmüştür. 1980’lerin başlıca sağlık haberi konuları olarak AIDS, organ nakilleri, sağlık alanında teşhis ve tedaviye ilişkin ilk uygulamalar ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı SSK hastanelerinde yaşanan ihmaller ve sağlık skandallarıdır. 
Alanda “uzmanlaşma” sözünün anılmadığı 1980’lerde basın kuruluşlarının sağlık servisleri ya da sadece sağlık alanında çalışmak üzere istihdam ettikleri muhabirleri de yoktur. Bu nedenle sağlık haberlerini takip eden muhabirler aynı zamanda başka konularla ilgili haberlerle de ilgilenmektedir. Bu dönemde Hürriyet gazetesi muhabirleri Meltem Pusat ve Selma Tükel’in isimleri ve yaptıkları haberler sağlık haberciliğinde öne çıkmıştır (Öğüt, 2013:131-133).

Öte yandan sağlık haberciliğinin içinde gelişmeye çalıştığı ortamı da dikkate almakta yarar vardır. Öğüt (2013) ve Sezgin’in (2011a:14-15) çalışmalarında ve sağlık politikalarını konu alan farklı çalışmalarda dünyanın ve ülkenin içinde bulunduğu durum betimlenmektedir. 1980’li yıllar neoliberalizm politikalarıyla yeni bir toplumsal dönüşümün yaşandığı IMF ve Dünya Bankası’nın küresel politikalarıyla yönlendirmeye çalıştığı yıllardır. Sosyal güvenlik sistemi ve sağlık reformu hükümetlerin en önemli sorunları arasındadır. Ülkede dönem dönem yaşanan ekonomik krizlilerin de baskısıyla hükümetin sağlığa ayırdığı payın azalması kamu sağlık kurumlarının yetersiz kaynak ve personel gibi artan sorunlarını beraberinde getirmiş, yoğun hasta trafiği vatandaşın sorunlarının ve bir noktada da çaresizliğinin daha da artmasına neden olmuş, bu da yolsuzluk, rüşvet, “bıçak parası” gibi yaşanmışlıklarla tepkili hasta ve hasta yakınlarını gündeme taşımış, diğer yandan da bir anlamda “çözüm” ya da “alternatif” olarak özel sektörün sağlık yatırımlarına girişmesi sağlık sistemini bugünlere hazırlayan unsurların temellerini atmıştır.

Sağlık haberciliğine “damgasını vuran” en önemli gelişme ise “zakkum olayı”dır (Öğüt, 2013:134-138). Henüz özel televizyon kanallarının yayına başlamadığı, yayın yapma tekelinin TRT’nin elinde bulunduğu dönemde, 11 Şubat 1988 Perşembe günü ana haber bültenlerinde bir Türk hekimi olan Dr. Ziya Özel’in zakkum ekstreli kanser ilacını bulduğu haberi “flash haber” olarak 28 dakika boyunca yayımlanmıştır. 15 yıllık meslek hayatı boyunca 1500 hastayı ilaçla tedavi ettiğini söyleyen Özel’in sözlerinin ardından “Türkiye’nin farklı kentlerindeki kanser hastalarının tedavilerini yarım bırakarak Özel’in İstanbul’daki özel muayenehanesine gelmeye başlamaları üzerine yeni bir boyut kazanmıştır. “Mucize ilaç: Zakkum” haberleri üzerine Türk Tabipleri Birliği (TTB) başta olmak üzere pek çok sağlık meslek örgütü ve doktor “henüz bilimsel olarak tedavi ediciliği kanıtlanmamış bir maddenin ve mucidin ekrandan reklamının yapılmasını” etik olarak eleştirmiştir. TTB, yayımladığı haber bülteninde TRT’nin söz konusu yayınının “kanserli hastaların sağlığı için ciddi bir tehlike” yarattığına vurgu yaparak Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nı kovuşturmaya açmaya ve yöntemin denemesine izin verilmesi durumunda da bir kurula görev verilmesini istemiştir. Başka bir TTB açıklamasında ise Dr. Özel’in hastalar üzerinde yaptığı deneyler sırasında ölüme sebebiyet verdiği gerekçesiyle açılan soruşturmada suçunun sabit görüldüğü de belirtilmiştir (Hürriyet, 13 Şubat 1988). Türk Eczacılar Birliği ise halkın zakkum bitkisini kullanmaması için acil çağrı yapmıştır (Hürriyet, 16 Şubat 1988). Bu arada dönemin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Bülent Akarcalı ise zakkum buluşunu eleştirenleri “peşin hükümlü” ve “aşağılık kompleksli” bulmuştur. Bu sözler üzerine ise tartışma daha da büyümüştür (Hürriyet, 14 Şubat 1988). Öte yandan “zakkum konusunun” aslında hükümetin bir çeşit “gündem değiştirme” oyunu olduğu da ileri sürülmüştür. Çünkü Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan’a yönelik gensoru görüşmelerinin yapıldığı gün bu olayın gündeme düşmesi bir kesim tarafından manidar bulunmuştur (Öğüt, 2013:136). Olayın kamuoyunda “sahte umut” yaratan boyutuyla en trajik sonucu ise belki de astım hastası İzzet Şakacı’nın bahçesindeki zakkum bitkisinin yapraklarını kaynatarak içmesi sonucu ölümüdür. 17 Şubat 1988 günü Hürriyet gazetesi bu haberi “Zakkumda ilk cinayet” başlığıyla duyurmuştur. Hakkında açılan soruşturmalar sonrasında da Dr. Özel’e “meslekten men cezası” verilmiştir (Öğüt, 2013:137). Öte yandan zakkum olayının TRT’den sunumu ise “medyanın tıbba karşı gerçekleştirdiği ilk önemli ve en vahim saldırılardın biri” olarak yorumlandığının da altı çizilmelidir (Kuru ve Tılıç, 2003:257). Gür (2009:82) TRT’de yayımlanan “Türk doktorun kansere çare bulduğu” haberinin ardından kanser haberlerinin içeriksizleştirildiğini ve daha çok kansere iyi gelen yiyecekler ve antioksidanlar çerçevesinde kaldığını ifade etmektedir.