- Okan Doğan: Sağlık Bakanlığı Hasta
Hakları Şubesi öncü olabilir mi diye biz daha önce de söyledik. Daha önce
yaptığımız tartışmalarda bunu bakanlık üzerinden resmi bir otorite üzerinden
yapmanın uygun olamayacağı, kişisel görüşümüz bu. Gerek meslek örgütleri gerekse
medya tarafından tepki görebileceğini düşünüyoruz. Denetim algısı yaratabilir.
- Erkan Yüksel: Sağlık Bakanlığı eğitim
konusunda sağlık muhabirliği, uzmanlaşma noktasında ne durumda?
- Aslıhan Çobaner: İki hafta önce bizim
bakanlığımızda Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün düzenlemiş olduğu
sağlığın geliştirilmesinde ve hastalıklardan korunmasında yeni yaklaşımlar
geliştirilmesine yönelik bir toplantıdaydım. Orada basın ile ilgili de bir
oturum vardı. Akademisyenler vardı, RTÜK’ten, medyadan kişiler vardı. Orada biz
2050 yılına kadar uygulanması planlanan uzun vadeli bir stratejik plan üzerine
çalıştık. Ve orada burada konuştuğumuz şeylere çok paralel şeyler konuşuldu.
Sadece medya profesyonellerine yönelik değil; sağlık profesyonellerine yönelik
de sağlık okuryazarlığı, sağlık iletişimi, bunun mesleki anlamda yani
hâlihazırda çalışan insanlara yönelik bu eğitimlerin verilmesi, hatta YÖK ile
gerekli düzenlemenin, planlamanın yapılıp üniversitelerde buna yönelik
derslerin konulması, bakanlığın da bir taraf olarak bu derslerde hem eğitimci
kadrosunun sağlanması hem gerekli kanuni düzenlemelerin çıkarılmasında bir güç
olarak kendisini ortaya koyması noktasında çok önemli kararlar alındı. Biz
bakanlık olarak tabi ki buna yönelik bir taraf olduğumuzun farkındayız. Bu
farkındalığın sonucu olarak iletişim anlamında çok fazla şey konuşuluyor
bakanlıkta yapılacak şeyler anlamında. Mesela biz 2009’da bir müsteşar
yardımcısının başkanlığında bir çalışma yapmıştık; “Sağlık İletişimi Etik
Kurulu”. Yani alanda çok fazla sorun var, bakanlık bunun neresinden alana taraf
olarak girebilir, düzenleyebilir. Sizin çalışmanızdan çıkan medya mensuplarının
denetim dışarıdan gelmesine yönelik olarak çıkan oran beni çok şaşırttı. Çünkü
biz ilk çalışmaya başlarken, “Böyle bir şey yapmalıyız ama bakanlık bunun
neresinde olmalı?”, yani biz bunun başlatıcısı olursak bunu sanki alanı kontrol
altına almaya çalışan kişi olacağız, “Bu acaba doğru mu?” bunun kaygısını
duyarak başlamıştık. Ama tam tersi bir şey çıktı sizin çalışmanızda. Gerçekte
alanın kendisi bunu istiyor, bu da çok ilginç geldi bana. Biz Basın Konseyi’nin
içerisinde böyle bir oluşum başlatabilir miyiz diye düşünmüştük. Biz en azından
iletişim fakültesi mezunu olarak bakanlığımızın içerisinde basın ile ilgili
bilimsel birtakım değerleri de, etik değerleri de güncel tutarak bir şeyler
yapmaya çalışıyoruz. Tabi ki siyaset, politika bunun çok üzerinde. Kendi
adımıza bu anlamda bir değişim yaşanacaksa bizler de iletişim fakültesi
mezunları olarak bu değişimin bir parçası olacağız. Bu anlamda olumlu görüyoruz
süreci.
- Erkan Yüksel: Eğitim anlamında Sağlık
Bakanlığı’nın şu anda bir girişim olmayacak, bu konu düşünüldü ama olmayacak
(diye anlıyorum).
- Aslıhan Çobaner: Olup olmayacak; tabi
ki ben karar veremem. Ama bu konuda çalışma var; yani yükselen bir ses var
bakanlığın içerisinde, yapılan çalışmalar var. Bunlar ne kadar politika olarak
yansır ben bunu söyleyemem bu yetkide değilim, ama bizler bunları konuşuyoruz,
iletişim fakültesi mezunları olarak durduğumuz noktada başka şeyler yapılması,
başka şeylerin konuşulması gerektiğini dillendiriyoruz. Bunu bile çok çok
önemli bir şey olarak görüyorum. Kendi bulunduğumuz basın müşavirliğimizde de
mesela iletişim stratejilerinin belirlenmesi, iletişim süreçlerinin
belirlenmesi, basınla ilişkilerin kurulması noktasında bilimsel çalışmalar
yapmaya çalışıyoruz. Basında çıkan mesela sağlıkla ilgili haberlerin
kategorilendirilmesi biz bunu bile göremiyoruz şu an.
- Erkan Yüksel: Siz bu tür çalışmalar
yapıyor musunuz?
- Aslıhan Çobaner: Bu tür çalışmaları
yapmak noktasında biz itici güç olmaya çalışıyoruz. Bu tür çalışmalara
başladık, bu yaptığımızı bile başarı olarak görüyorum. Yani iletişim fakültesi
mezunları olarak bir değişim başlattığımızı düşünüyorum kendi bakanlığımız
adına.
- Erkan Yüksel: Sağlık Bakanlığı’nın
böyle bir çalışması var mı? Medyadaki sağlık konulu yayınları tasnif etme gibi.
- Aslıhan Çobaner: Maalesef yok, bunun eksikliğini biliyoruz ve
bunu idarecilerimize söyledik.
- Can Bilgili: 2009’da kuruldu Sağlığın
İletişimin Geliştirilmesi Daire Başkanlığı.
- Mustafa Sütlaş: Haberci gözüyle
baktığımızda haberin kaynaklarından birisi de sistemi organize edenler,
yürütenler, denetleyenler, sorumlu nitelikteki insanlar. Bu insanların, genel
sağlıkla ilgili medyayı kastetmiyorum, haber kaynağı olarak Sağlık Bakanlığı ve
teşkilat çalışanlarının medyaya kaynaklık eden kişilerin daha doğrudan
söyleyecek olursak, bununla ilgili aldıkları bir hizmet içi eğitim, bir bakış,
bir perspektif, neyi nasıl yapacaklarına dair konulmuş kurallar, kimleri ne zaman
neyle muhatap alacaklarına dair belirlenmiş şeyler, bu noktada onların destek
aldığı bir yeri, yönlendirici, konunun
içeriğiyle ilgili değil fikir ve davranışla ilgili, yine geriye dönüp şimdiye
kadar bu kaynaklara başvurulduğu vakit o söylenenleri medyada yer alış
biçimiyle ilgili bir irdelemeniz ya da bir çalışmanız var mı?
- Aslıhan Çobaner: Evet var, Can Hoca da
bilir böyle çalışmalarımızın olduğunu. Mesela son kampanyamızda büyük bir
iletişim kampanyası vardı. Bunun parçasından biri de bütün tarafları bir araya
getiren bunların içerisinde iletişim fakültesi hocalarımız da vardı.
- Mustafa Sütlaş: Onu söylemiyorum, teşkilatın kendisinin
basınla karşı karşıya gelen insanlara yönelik bu işin doğrusu şöyledir,
kaynaklık böyle edilir.
- Aslıhan Çobaner: Basın mensuplarına
yönelik mi?
- Mustafa Sütlaş: Haber kaynağı olarak
müsteşarlar var, daire başkanları var, zaman zaman Sağlık Bakanı’nın işaretiyle
belirli konularda konuşan tırnak içinde uzmanlar var. Yani bu insanlar medyayla
ilişki halinde nasıl davranacaklarını, ne söyleyeceklerini, söylediklerinin
orada nasıl yer aldığına dair bir faaliyet var mı?
- Aslıhan Çobaner: Çok önemli bir şey
söylediğiniz şey, tabi ki bunun eksikliğinin farkındayız, bunu da tabi ki
yapmamız gerekiyor. Yani bizler yeri geldiğinde bunları da söylüyoruz risk
iletişimi ve acil bir durumda çıkıp konuşacak kişilerin, halkı
bilinçlendirecek, bilgi verecek kişinin de bu konuda eğitim almış olması
gerekiyor.
- Okan Doğan: Kriz patladığı zaman,
küresel bir kriz örneğin domuz gribi veya kuş gribi mesela bizim
bakanlığımızdan yapılan bir açıklama olmuyor. Yani direkt bilim kurulu
toplantıya çağırılır, bilim kurulu toplanır ve konuyu değerlendirir ve alınan
kararları içlerinden bir sözcü çıkıp açıklar. Diğer konularda da herkes
açıklama yapmıyor, uzmanlık alanına göre yani o işin mutfağında olan kişi daha
çok.
- Mustafa Sütlaş: Herhangi bir şekilde
basının kaynak olarak gördüğü kişiler bununla ilgili bir eğitim alıyorlar mı?
- Okan Doğan: Basın müşavirleri birlikte
değerlendiriyor.
- Nuray Özger: Çok formal bir eğitim
değil yani?
- Mustafa Sütlaş: Haber kaynağının
eğitimi gerçekten haberci açısından da işini kolaylaştıran en temel şeylerden
bir tanesi.
- Okan Doğan: Genel olarak Sağlık
Bakanlığı sizler alandan daha iyi bilirsiniz, taleplerin çoğuna yüzde 100’ü
olmasa da sahadan yansıyan bana bilmiyorum.
- Nuray Gürel: Yazılı izin almadan
konuşan var mı bakanlıkta?
- Okan Doğan: Basın müşavirinin bilgisi
olmadan mümkün olmaz.
- Aslıhan Çobaner: Yani bizden istenen bütün illerde sağlık
müdürlüklerinde birer iletişimle ilgili görevlinin bulunması, bu kişinin de
iletişim fakültesi mezunu olması yönünde. İletişim asistanı istihdam edilmesi
noktasında bakanlık karar verdi ve bunu illere bildirdi. En azından böyle bir
şey yaptık. Burada hem bizim iletişim kuracağımız kişilerin gerçekten aynı dili
konuştuğumuz insanlar olması hem de en azından onların basınla olan
ilişkilerinde iletişim fakültesi mezunu olmaları önemli.
- Can Bilgili: Konu habercilik olduğu
için buradaki temel eksen habercilik odaklı geliyor yaklaşım, buradaki
iletişimden kasıt da sadece haberciliğin çözümlenmesi değil orada iletişim
asistanlığı, diğer ihtiyaçların da karşılanması.
- Aslıhan Çobaner: Bir de bizim halkın sağlık bilgisine
ulaşmasında kullandığımız araçlarla ilgili yaptığımız iletişim var. Asıl
bakanlığın sağlık iletişimi noktasında yapması gereken ve geliştirilmesine en
çok ihtiyaç duyulan alan da burası.
- Mustafa Sütlaş: Bakanlığın faaliyetleri
ile ilgili haberler medyada çıktığında kendi içinizde, neyi nasıl demişiz,
doğru mu yansıtılmış buna dair bir çalışma var mı?
- Aslıhan Çobaner: Sizin söylediğiniz şey, biraz önce söylediğim
iletişim araştırmaları, başka ülkelerde bunun birçok çalışması, 6 aylık raporları
oluyor mesela. Bu maalesef eksik ama bunun yapılması gerektiğini biz dile
getiriyoruz, yapılması yönünde de bir adım atmış bulunmaktayız.