- Çiğdem Kurtar: Öncelikle ben habercilik
demiyorum, yayıncılık kelimesini daha çok seviyorum. Bence şemsiyeyi biraz
geniş tutmalıyız. Sadece sağlıkla ilgili bilgilendirme haberler kanalıyla
olmuyor, çok yaygın olarak yayınlar kanalıyla oluyor. Bu yayınlar içerisinde
ticari reklamlar ve ilanlar da var, programlar içerisinde yapılan örtülü ve
gizli yani örtülü başka birde şu an tamamen gizli hale dönüşmüş olan reklamlar
da var. Önce şu açıdan bakmayı uygun buluyorum; hem yayıncı açısından hem de
açıklamayı yapan sağlık profesyonelleri açısından. Sağlık profesyoneli profesör
olabilir, tıp doktoru titrine sahip olabilir, diyetisyen olabilir. Yani bu
titrlere sahip kişiler ağızlarından çıkan kelimenin nereye gittiğini biliyorlar
mı? Bence bilmiyorlar. Yayıncı yayına aldığı kişinin -haber olur, program olur,
reklam olur- yayına aldığı kişinin bu konuda yetkin kişi olduğunu biliyor mu?
Hayır, bence bunu da bilmiyor. Çünkü bir makina mühendisi, pul biberin gıda güvenilirliği
hakkında çıkıp saatlerce çok çok ünlü bir televizyoncunun programında
konuşuyor. Geçen hafta muhatap olduğumuz bir konu. Bir görüş geldi bir
elektronik başvuru; “Şu anda piyasada satılan biberler aslında biber değil”
diye başlayan bir e-posta metni. E-postayı imzalayan kişi bir pul biber
firmasının yöneticisi olan makina mühendisi. Orada bir link var, çıktığı
programın yayınını göndermiş, linkin arkasında da firmanın İnternet sitesinin
ana sayfasının çıktısı var. Biz programı da izledik. “Tarım Bakanlığı hiçbir
şey yapmıyor” demiş. Tarım Bakanlığı,
5000 tane gıda denetçisine sahip -üniversite mezunudur bunlar- gıda, ziraat, su
ürünleri, veteriner fakültesi mezunu ve gıda denetimi eğitimi alırlar mevzuatla
ilgili. Artı bizde usta çırak ilişkisi de çok yoğundur. Bir kişi ilk
denetiminde işlem yürütmez, mutlaka tecrübeli kişinin yanında 6 ay çalıştıktan
sonra karar verici pozisyonunda olur. Bu kadar denetçi, yılda 650 bin denetim,
binlerce numune, laboratuvarda çalışan personel ve devletin buna harcadığı bir
maliyet var. Hepsini bir kenara koyuyor, kendi firmasını sahaya çıkarıyor.
Böyle bir anlayışta yapılan yayıncılığın sonuçlarını yaşıyoruz biz. Ben bunu
akademisyenlere sormak istiyorum, bunu çok merak ediyorum. Bir profesör
profesörlük alanı dışında bir alanda bir açıklama yaptığında ve bu bilimsel
olarak yanlış olduğunda biz bunu kime bildirelim bakanlık olarak, ben ne
yapabilirim?