2.4.Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ve Sağlık Haberciliği

Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yetkilisinin sağlık haberciliği konusundaki değerlendirmeleri şu şekildedir:


-   Çiğdem Kurtar: Öncelikle ben habercilik demiyorum, yayıncılık kelimesini daha çok seviyorum. Bence şemsiyeyi biraz geniş tutmalıyız. Sadece sağlıkla ilgili bilgilendirme haberler kanalıyla olmuyor, çok yaygın olarak yayınlar kanalıyla oluyor. Bu yayınlar içerisinde ticari reklamlar ve ilanlar da var, programlar içerisinde yapılan örtülü ve gizli yani örtülü başka birde şu an tamamen gizli hale dönüşmüş olan reklamlar da var. Önce şu açıdan bakmayı uygun buluyorum; hem yayıncı açısından hem de açıklamayı yapan sağlık profesyonelleri açısından. Sağlık profesyoneli profesör olabilir, tıp doktoru titrine sahip olabilir, diyetisyen olabilir. Yani bu titrlere sahip kişiler ağızlarından çıkan kelimenin nereye gittiğini biliyorlar mı? Bence bilmiyorlar. Yayıncı yayına aldığı kişinin -haber olur, program olur, reklam olur- yayına aldığı kişinin bu konuda yetkin kişi olduğunu biliyor mu? Hayır, bence bunu da bilmiyor. Çünkü bir makina mühendisi, pul biberin gıda güvenilirliği hakkında çıkıp saatlerce çok çok ünlü bir televizyoncunun programında konuşuyor. Geçen hafta muhatap olduğumuz bir konu. Bir görüş geldi bir elektronik başvuru; “Şu anda piyasada satılan biberler aslında biber değil” diye başlayan bir e-posta metni. E-postayı imzalayan kişi bir pul biber firmasının yöneticisi olan makina mühendisi. Orada bir link var, çıktığı programın yayınını göndermiş, linkin arkasında da firmanın İnternet sitesinin ana sayfasının çıktısı var. Biz programı da izledik. “Tarım Bakanlığı hiçbir şey yapmıyor” demiş.  Tarım Bakanlığı, 5000 tane gıda denetçisine sahip -üniversite mezunudur bunlar- gıda, ziraat, su ürünleri, veteriner fakültesi mezunu ve gıda denetimi eğitimi alırlar mevzuatla ilgili. Artı bizde usta çırak ilişkisi de çok yoğundur. Bir kişi ilk denetiminde işlem yürütmez, mutlaka tecrübeli kişinin yanında 6 ay çalıştıktan sonra karar verici pozisyonunda olur. Bu kadar denetçi, yılda 650 bin denetim, binlerce numune, laboratuvarda çalışan personel ve devletin buna harcadığı bir maliyet var. Hepsini bir kenara koyuyor, kendi firmasını sahaya çıkarıyor. Böyle bir anlayışta yapılan yayıncılığın sonuçlarını yaşıyoruz biz. Ben bunu akademisyenlere sormak istiyorum, bunu çok merak ediyorum. Bir profesör profesörlük alanı dışında bir alanda bir açıklama yaptığında ve bu bilimsel olarak yanlış olduğunda biz bunu kime bildirelim bakanlık olarak, ben ne yapabilirim?