23.VATANDAŞLARIN SAĞLIK YAYINLARINI NASIL TAKİP ETMESİ GEREKTİĞİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLER

Sağlık profesyonellerinin medyadaki sağlık konulu yayınların takibi sırasında vatandaşların ne yapması gerektiğine ilişkin görüşleri arasında “Dikkatli ve seçici olunmalı (f=34, %57,6)” görüşü ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte “Hekimlere, eczacılara danışılsın (f=11; %18,6)” ve “Medya içerikleri okunsun, izlensin (f=10; %16,9)” denilen görüşler de dikkati çekmektedir. 15 kişiye sorulmayan bu soruya, 5 kişi yanıt vermemiş ya da yorum getirmemiştir. Doktor ve diş hekimlerinin yanıtları da benzer niteliktedir.

Tablo 54. Vatandaşlar sağlık yayınlarını nasıl takip etmeli (okumalı, izlemeli)? (Sağlık)

Frekans
%
Dikkatli, seçici, şüpheci olmalı, bilginin doğruluğunu araştırmalılar
34
57,6
Hekimlerine, eczacılarına danışmalılar
11
18,6
Okumalı, seyretmeliler
10
16,9
Şikâyetlerini medya kuruluşlarına dile getirmeliler / Tepki vermeliler
4
6,8
Güvendikleri muhabirlerden bilgi, haber edinmeliler
3
5,1
Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlardan bilgi edinmeliler
3
5,1
Diğer
34
57,6
N
59
Cevap yok, yorum yok, kesin bilgim yok
5
Sorulmayan kişi sayısı
15


Medya profesyonelleri, sağlık yayınlarını takip eden vatandaşların ne yapması gerektiğine ilişkin soruya ağırlıklı olarak “Dikkatli ve seçici olmalılar” yanıtını vermişlerdir (f=24, %47,1).
Tablo 55. Vatandaşlar sağlık yayınlarını nasıl takip etmeli (okumalı, izlemeli)? (Medya)

Frekans
%
Dikkatli, seçici, şüpheci olmalı, bilginin doğruluğunu araştırmalılar
24
47,1
Hekimlerine, eczacılarına danışmalı
7
13,7
İnternetteki içerikleri kontrolsüz takip etmemeli
4
7,8
Vatandaşlara medya okuryazarlığı dersi verilmeli
4
7,8
Sağlık bakanlığı, dünya sağlık örgütü gibi kuruluşlardan bil
3
5,9
Diğer
9
17,6
N
51
Cevap yok, yorum yok, kesin bilgim yok
8
Sorulmayan kişi sayısı
0


Vatandaşların sağlık konulu yayınları nasıl takip etmesi gerektiği konusunda sağlık profesyonelleriyle yapılan görüşmelerde elde edilen bazı yanıtlar ise şöyledir:
-   Bu konuda pek yapılabilecek bir şey olduğuna inanmıyorum. İnsanlar genelde, ne bulursa izleme yanlısı ve duyduğu yeni şeyleri çevresindekilere iletiyor. Onları özgür bırakmak gerek. Ortaya sunulan kötü yayınlarsa, zaman içinde yok olmaya mahkûm (ŞT).
-   Bence vatandaşlar sağlık yayınlarını güvenilir, ulusal basından, kitle iletişim araçlarından takip etmeli (…). Haber takibi ayrı bir platform, (…). Yerel basından çok, ulusal basını takip etmelerini öneririm. Ama bir şeyi hayatlarına geçirirken, bir haberi uygularken ne bileyim ısırgan tohumu içerken, zakkumu kaynatırken hekimine danışmalılar (MDÇ).
-   Burada vatandaş bence ön bilgileri bu programdan almalı (…).(…) Onun için halk bence burada çeşitliliği bilgi olarak almalı, ama gerçek kararı en yakın ulaşabileceği daha spesifik insanlardan almalı, toplamalı (Mİ).
-   Seçici olmalılar. Her programı izliyor olsalar bile her programda söylenen her şeyi uygulamamalılar ve inanmamalılar (STK Başkanı, AD).
-   Şimdi eğer o konunun uzman kişileri konuşuyorsa sorun yok. Ama uzman olmayan o kadar çok kişiyi çıkartıp konuşturuyorlar ki. Yani ben şunu söylüyorum kendi etrafımdan medyanın seçici olması lâzım, onlar seçecek ( İSU).
-   Sağlık yayınlarını, bilim kurul ve derneklerince değerlendirilen yayınlar yoluyla almalı (UMA).
-   Öncelikle aldıkları bilgilerin güvenilir olmasına dikkat etsinler. Günümüzde yaşlı teyzeler bile İnternete giriyor, alınan bilgilerin güvenilir kuruluşlardan olması önemli. Örneğin Türk Kalp Vakfı ya da Amerikan Kalp Cemiyeti gibi güvenilir kuruluşların yayınları takip edilebilir (BD).
-   Vatandaşlar bu yayınları merakla takip ediyorlar ve çok bilgi sahibi oluyorlar. Özellikle İnternetten. Örneğin; bir hastam vardı. Ameliyat olacaktı. Bana kulağını önden mi yoksa arkadan mı açacağımı sordu. Ben de ona sen olsan nasıl yaparsın dedim. Cevap veremedi kaldı. Düşünün ameliyat tekniğine kadar bilgi sahibi olabiliyor hasta. Bu güzel bir şey ama bu kadar açık olarak bu bilgilerin İnternette olmaması gerekir. Çünkü bu bir tekniktir. Bir kişi için uyguladığınız teknik gerek kişinin yapısından gerekse hastalığından dolayı bir başka hastaya uygulanamayabilir. Ancak İnternette yer alan bu kadar detaylı (ve gereksiz) bilgiler vatandaşın merakını cezbediyor ve yanlış yönlendirebiliyor hastayı. Aynı zamanda olumlu etkisi de olabiliyor bunların. Ama bunun oranı %20-%30’u geçmez (CK).
-   Vatandaşların bir kere takip edebilmeleri için gerçekten düzeyli sağlık programları olması lâzım. Bunları hekim grupları yapabilir, hasta bakımıyla ilgili olarak hemşire grupları yapabilir. Yine diğer sağlık profesyonelleri yapabilir. Ama bunların yapılabilmesi için de kamuda ya da özelde çalışan kişinin zamanının olması lâzım. Bunları yapmak çok da kolay değil finansman lâzım. Belediyeler veya STK’lar destek olmalı. Yoksa yalan yanlış şeyler yapılır onlar da sağlıklı takip edilemez (STK başkanı, HCR).
-   İnternetten sörf yapmamalı. Kontrolsüzce sitelere girmemeli. Yani, sağlık kuruluşlarının yaptığı siteler, Sağlık Bakanlığı'nın, Tabip odalarının, Eczacı odalarının... Hekimlerin bireysel siteleri de var ama çok güvenilir isimleri seçmek gerekir. Reklam olgusu çok açık bir şekilde kullanılıyor özel hekimlik yapıyorlarsa. Çok dikkatli olmak gerekir. Hastanelerin, resmi kurumların sitelerinin dışında, çok güvenilir hekimlerin yazılarının dışında çok fazla sörf amaçlı bilmedikleri sitelerde dolaşmamalarını tavsiye ederim (BS).

Sağlık yayınlarının nasıl takip edilmesi gerektiği konusunda medya profesyonellerinin öne çıkan bazı görüşleri ise şu şekildedir:
-   Halk televizyonu takip ederken zaten şüpheli takip etmeli. Şimdi medya okuryazarlığı gelişti ya, medyayı takip etmek zaten başlı başına bir olay(…). Hele İnternet. (…) inanılmaz derecede hızlı bir olay ama %15 doğru varsa %85 yanlış ve yalan ve de şu anda bir disipline alınmadığı için yani İnternet sitesinde ne yazarsanız yollayabilirsiniz. Yani çok garip bir şey o yüzden de bu yayınları izlerken zaten sağlık yayınları izleyici açısından sadece uyarıcı olmalı. (…) Bu yüzden halk bunları sağlığın önemini kavramak açısından izlemeli ama onun şu olmadığını bilmeli teşhis ve tedavi yok burada. Olamaz da zaten (TDN).
-   Halkımız sağlık konusunda bilinçli değil. (…) medyanın ve basının televizyonların büyük bir sorumsuzlukla yaptığı yayınların önemli bir payı var. Öte yandan da halkın doğruları bulma, doğru tercihler yapma gibi bir yeteneği maalesef mevcut değil (ZCR).
-   Vatandaşın işi zor. Niye zor? Hangi bilgiyi nereden nasıl alabilecekleri konusunda maalesef sıkıntı yaşıyorlar. Bir de halkın da şöyle bir yanılgısı var. Herhangi bir hastalık konusunda ilk bilgiyi İnternetten almaya çalışıyorlar. Ben İnternetteki bilgilerin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Çok abartılı bilgilerin, çok paniğe insanları sevk edebilecek, ya da rehavete kapılmalarını sağlayacak yalan yanlış bir sürü bilgiler var (YE).
-   Aslına bakarsanız, gazete, televizyondan çok çok daha mantıklı bir seçim diye düşünüyorum (…). Ayrıca, “Söz uçar, yazı kalır” deriz her zaman. Okuyarak, “Ha, şöyle bir şey diyordu; ne diyordu acaba?” diye, geri dönüp, tekrar o gazeteyi bulup, o sayfayı açıp bakabilir insanlar (ÖZG).
-   Artık İnternetten ve gazetelerden kendi hastalıklarını tedavi ettiriyorlar. Önce vatandaşın ekonomik gücünün arttırılması lâzım zaten. Herkesin bir doktorunun olması lâzım. Vatandaşın şunu biliyor olması lâzım: Siz acile gittiğiniz zaman ilgili hastalığınız neyse biz uzman hekime mutlaka gitmek zorundasınız bilincinin vatandaşta gelişmesi lâzım. Ama bunlar da eğitim seviyesi ile alakalı (…). Sağlık bilincinin ilkokuldan itibaren geliştirilmesi lâzım. Çünkü vatandaşlarımız gazetelerdeki tanılarla, gazetelerdeki isimlerden hekim seçiyorlar. Onların da daha dikkatli olması, orada bildirilen isimleri referans alabilirler kendilerine ama hemen ona gitmemeleri, hastanelerle görüşmeleri gerekiyor (YSK).
-   Bence vatandaşlar tabi ki eğlencelik, komedi, dram, ajitasyon ile ilgili şeyleri merak ediyorlar bakıyorlar ama sağlık programlarını ödev gibi izlemeleri lâzım. Çünkü bir gün size lâzım olmayabilir, ama bir gün çok yakınınızda ki bir insana lâzım olabilir. Ve öyle bir anda lâzım olur ki o seyrettiğiniz bir dakikalık bölüm size inanılmaz bir şey kazandırabilir. Erken teşhis kazandırabilir, hayat kazandırabilir, sağlık kazandırabilir, fırsat kazandırabilir (SK).

“Diğer görüşmeler” bağlamında görüşülen bir iletişim fakültesi öğretim elemanı da iletişim fakültelerine ve medya okuryazarlığı dersine işaret ederek şöyle demektedir:
-   Sağlık yayınlarını okurken herkes kendisinde hastalıklar konusunda teşhis koyma hatasına düşmektedir. Bu durum bile başlı başına kaygı-endişe sebebi olmakta, bu yüzden psikolojik rahatsızlıklarda büyük artış olmaktadır. Özellikle ilaç şirketleri, tıbbi malzeme firmaları ve özel hastaneler tarafından oluşturulan hastalık kaygıları, bilinçlendirmek ve bilgilendirmekten çok uzaklaşmış, gereksiz tetkiklerin sayısında ve harcamalarda artışa yol açmıştır. Bu yüzden halkın, yatırımcıların eline düşen medyanın tehlikelerinden uzak kalabilmesi, “medya okuryazarlığı” dersinin önemini artırmaktadır. Orta öğretimde sosyal bilgiler öğretmenlerine verilen bu hakkın iletişim fakültelerine verilmesi, halkın da medya okuryazarlığı konusunda bilinçlendirilmesi için iletişim fakültelerinin bölgesel programlar geliştirmesi gerekmektedir (MUY).

Sağlık konulu davalara bakan bir avukat da hastaneleri eleştirmekte ve vatandaşların sağlık alanındaki haklarını yeterince bilmediklerine ve kendilerini savunamadıklarına değinerek, konunun farklı bir yönüne işaret etmekte ve şunları söylemektedir:

-   Hayır, (vatandaşlar sağlık alanındaki mağduriyetleri karşısında ne yapacakları konusunda) hiç haberdar değiller (…). Bu hastalar kullanılıyor, stabil tutularak. (Örneğin sezeryanla doğum konusunda) bizim ya hastanelerimiz, insanlarımızı yanlış yola sürüklüyor. Doğacak çocuğunuz için güvendiğiniz bir insan, doktorunuz birtakım şeyler söylerse ki bunu söylemesinin nedeni de hastanenin tavsiyesi ve o istasyonun dolması için söylüyorsa, siz bunun en son ayağı olarak çocuğunuzun sağlığını düşünerek kabul ediyorsunuz. Büyük bir dolandırıcılık var bu işte. Çıkar amaçlı olarak insanların sezeryana yöneltilmesi var (AVK).