Sağlık profesyonellerinin medyadaki sağlık konulu yayınların
takibi sırasında vatandaşların ne yapması gerektiğine ilişkin görüşleri
arasında “Dikkatli ve seçici olunmalı (f=34, %57,6)” görüşü ön plana
çıkmaktadır. Bununla birlikte “Hekimlere, eczacılara danışılsın (f=11; %18,6)”
ve “Medya içerikleri okunsun, izlensin (f=10; %16,9)” denilen görüşler de
dikkati çekmektedir. 15 kişiye sorulmayan bu soruya, 5 kişi yanıt vermemiş ya
da yorum getirmemiştir. Doktor ve diş hekimlerinin yanıtları da benzer
niteliktedir.
Frekans
|
%
|
|
Dikkatli, seçici, şüpheci olmalı, bilginin doğruluğunu
araştırmalılar
|
34
|
57,6
|
Hekimlerine, eczacılarına danışmalılar
|
11
|
18,6
|
Okumalı, seyretmeliler
|
10
|
16,9
|
Şikâyetlerini medya kuruluşlarına dile getirmeliler / Tepki
vermeliler
|
4
|
6,8
|
Güvendikleri muhabirlerden bilgi, haber edinmeliler
|
3
|
5,1
|
Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlardan
bilgi edinmeliler
|
3
|
5,1
|
Diğer
|
34
|
57,6
|
N
|
59
|
|
Cevap yok, yorum yok, kesin bilgim yok
|
5
|
|
Sorulmayan kişi sayısı
|
15
|
Medya profesyonelleri, sağlık yayınlarını takip eden
vatandaşların ne yapması gerektiğine ilişkin soruya ağırlıklı olarak “Dikkatli
ve seçici olmalılar” yanıtını vermişlerdir (f=24, %47,1).
Frekans
|
%
|
|
Dikkatli, seçici, şüpheci olmalı, bilginin doğruluğunu
araştırmalılar
|
24
|
47,1
|
Hekimlerine, eczacılarına danışmalı
|
7
|
13,7
|
İnternetteki içerikleri kontrolsüz takip etmemeli
|
4
|
7,8
|
Vatandaşlara medya okuryazarlığı dersi verilmeli
|
4
|
7,8
|
Sağlık bakanlığı, dünya sağlık örgütü gibi kuruluşlardan bil
|
3
|
5,9
|
Diğer
|
9
|
17,6
|
N
|
51
|
|
Cevap yok, yorum yok, kesin bilgim yok
|
8
|
|
Sorulmayan kişi sayısı
|
0
|
Vatandaşların sağlık konulu yayınları nasıl takip etmesi
gerektiği konusunda sağlık profesyonelleriyle yapılan görüşmelerde elde edilen
bazı yanıtlar ise şöyledir:
- Bu
konuda pek yapılabilecek bir şey olduğuna inanmıyorum. İnsanlar genelde, ne
bulursa izleme yanlısı ve duyduğu yeni şeyleri çevresindekilere iletiyor.
Onları özgür bırakmak gerek. Ortaya sunulan kötü yayınlarsa, zaman içinde yok
olmaya mahkûm (ŞT).
- Bence
vatandaşlar sağlık yayınlarını güvenilir, ulusal basından, kitle iletişim
araçlarından takip etmeli (…). Haber takibi ayrı bir platform, (…). Yerel
basından çok, ulusal basını takip etmelerini öneririm. Ama bir şeyi hayatlarına
geçirirken, bir haberi uygularken ne bileyim ısırgan tohumu içerken, zakkumu
kaynatırken hekimine danışmalılar (MDÇ).
- Burada
vatandaş bence ön bilgileri bu programdan almalı (…).(…) Onun için halk bence
burada çeşitliliği bilgi olarak almalı, ama gerçek kararı en yakın
ulaşabileceği daha spesifik insanlardan almalı, toplamalı (Mİ).
- Seçici
olmalılar. Her programı izliyor olsalar bile her programda söylenen her şeyi uygulamamalılar
ve inanmamalılar (STK Başkanı, AD).
- Şimdi
eğer o konunun uzman kişileri konuşuyorsa sorun yok. Ama uzman olmayan o kadar
çok kişiyi çıkartıp konuşturuyorlar ki. Yani ben şunu söylüyorum kendi
etrafımdan medyanın seçici olması lâzım, onlar seçecek ( İSU).
- Sağlık
yayınlarını, bilim kurul ve derneklerince değerlendirilen yayınlar yoluyla
almalı (UMA).
- Öncelikle
aldıkları bilgilerin güvenilir olmasına dikkat etsinler. Günümüzde yaşlı
teyzeler bile İnternete giriyor, alınan bilgilerin güvenilir kuruluşlardan
olması önemli. Örneğin Türk Kalp Vakfı ya da Amerikan Kalp Cemiyeti gibi
güvenilir kuruluşların yayınları takip edilebilir (BD).
- Vatandaşlar
bu yayınları merakla takip ediyorlar ve çok bilgi sahibi oluyorlar. Özellikle
İnternetten. Örneğin; bir hastam vardı. Ameliyat olacaktı. Bana kulağını önden
mi yoksa arkadan mı açacağımı sordu. Ben de ona sen olsan nasıl yaparsın dedim.
Cevap veremedi kaldı. Düşünün ameliyat tekniğine kadar bilgi sahibi olabiliyor
hasta. Bu güzel bir şey ama bu kadar açık olarak bu bilgilerin İnternette
olmaması gerekir. Çünkü bu bir tekniktir. Bir kişi için uyguladığınız teknik
gerek kişinin yapısından gerekse hastalığından dolayı bir başka hastaya
uygulanamayabilir. Ancak İnternette yer alan bu kadar detaylı (ve gereksiz)
bilgiler vatandaşın merakını cezbediyor ve yanlış yönlendirebiliyor hastayı.
Aynı zamanda olumlu etkisi de olabiliyor bunların. Ama bunun oranı %20-%30’u
geçmez (CK).
- Vatandaşların
bir kere takip edebilmeleri için gerçekten düzeyli sağlık programları olması
lâzım. Bunları hekim grupları yapabilir, hasta bakımıyla ilgili olarak hemşire
grupları yapabilir. Yine diğer sağlık profesyonelleri yapabilir. Ama bunların
yapılabilmesi için de kamuda ya da özelde çalışan kişinin zamanının olması
lâzım. Bunları yapmak çok da kolay değil finansman lâzım. Belediyeler veya
STK’lar destek olmalı. Yoksa yalan yanlış şeyler yapılır onlar da sağlıklı
takip edilemez (STK başkanı, HCR).
- İnternetten
sörf yapmamalı. Kontrolsüzce sitelere girmemeli. Yani, sağlık kuruluşlarının
yaptığı siteler, Sağlık Bakanlığı'nın, Tabip odalarının, Eczacı odalarının...
Hekimlerin bireysel siteleri de var ama çok güvenilir isimleri seçmek gerekir.
Reklam olgusu çok açık bir şekilde kullanılıyor özel hekimlik yapıyorlarsa. Çok
dikkatli olmak gerekir. Hastanelerin, resmi kurumların sitelerinin dışında, çok
güvenilir hekimlerin yazılarının dışında çok fazla sörf amaçlı bilmedikleri
sitelerde dolaşmamalarını tavsiye ederim (BS).
Sağlık yayınlarının nasıl takip edilmesi gerektiği konusunda
medya profesyonellerinin öne çıkan bazı görüşleri ise şu şekildedir:
- Halk
televizyonu takip ederken zaten şüpheli takip etmeli. Şimdi medya okuryazarlığı
gelişti ya, medyayı takip etmek zaten başlı başına bir olay(…). Hele İnternet.
(…) inanılmaz derecede hızlı bir olay ama %15 doğru varsa %85 yanlış ve yalan
ve de şu anda bir disipline alınmadığı için yani İnternet sitesinde ne
yazarsanız yollayabilirsiniz. Yani çok garip bir şey o yüzden de bu yayınları
izlerken zaten sağlık yayınları izleyici açısından sadece uyarıcı olmalı. (…)
Bu yüzden halk bunları sağlığın önemini kavramak açısından izlemeli ama onun şu
olmadığını bilmeli teşhis ve tedavi yok burada. Olamaz da zaten (TDN).
- Halkımız
sağlık konusunda bilinçli değil. (…) medyanın ve basının televizyonların büyük
bir sorumsuzlukla yaptığı yayınların önemli bir payı var. Öte yandan da halkın
doğruları bulma, doğru tercihler yapma gibi bir yeteneği maalesef mevcut değil
(ZCR).
- Vatandaşın
işi zor. Niye zor? Hangi bilgiyi nereden nasıl alabilecekleri konusunda
maalesef sıkıntı yaşıyorlar. Bir de halkın da şöyle bir yanılgısı var. Herhangi
bir hastalık konusunda ilk bilgiyi İnternetten almaya çalışıyorlar. Ben
İnternetteki bilgilerin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Çok abartılı
bilgilerin, çok paniğe insanları sevk edebilecek, ya da rehavete kapılmalarını
sağlayacak yalan yanlış bir sürü bilgiler var (YE).
- Aslına
bakarsanız, gazete, televizyondan çok çok daha mantıklı bir seçim diye
düşünüyorum (…). Ayrıca, “Söz uçar, yazı kalır” deriz her zaman. Okuyarak, “Ha,
şöyle bir şey diyordu; ne diyordu acaba?” diye, geri dönüp, tekrar o gazeteyi
bulup, o sayfayı açıp bakabilir insanlar (ÖZG).
- Artık
İnternetten ve gazetelerden kendi hastalıklarını tedavi ettiriyorlar. Önce
vatandaşın ekonomik gücünün arttırılması lâzım zaten. Herkesin bir doktorunun
olması lâzım. Vatandaşın şunu biliyor olması lâzım: Siz acile gittiğiniz zaman
ilgili hastalığınız neyse biz uzman hekime mutlaka gitmek zorundasınız
bilincinin vatandaşta gelişmesi lâzım. Ama bunlar da eğitim seviyesi ile
alakalı (…). Sağlık bilincinin ilkokuldan itibaren geliştirilmesi lâzım. Çünkü
vatandaşlarımız gazetelerdeki tanılarla, gazetelerdeki isimlerden hekim
seçiyorlar. Onların da daha dikkatli olması, orada bildirilen isimleri referans
alabilirler kendilerine ama hemen ona gitmemeleri, hastanelerle görüşmeleri
gerekiyor (YSK).
- Bence
vatandaşlar tabi ki eğlencelik, komedi, dram, ajitasyon ile ilgili şeyleri
merak ediyorlar bakıyorlar ama sağlık programlarını ödev gibi izlemeleri lâzım.
Çünkü bir gün size lâzım olmayabilir, ama bir gün çok yakınınızda ki bir insana
lâzım olabilir. Ve öyle bir anda lâzım olur ki o seyrettiğiniz bir dakikalık
bölüm size inanılmaz bir şey kazandırabilir. Erken teşhis kazandırabilir, hayat
kazandırabilir, sağlık kazandırabilir, fırsat kazandırabilir (SK).
“Diğer görüşmeler” bağlamında görüşülen bir iletişim fakültesi
öğretim elemanı da iletişim fakültelerine ve medya okuryazarlığı dersine işaret
ederek şöyle demektedir:
- Sağlık
yayınlarını okurken herkes kendisinde hastalıklar konusunda teşhis koyma hatasına
düşmektedir. Bu durum bile başlı başına kaygı-endişe sebebi olmakta, bu yüzden
psikolojik rahatsızlıklarda büyük artış olmaktadır. Özellikle ilaç şirketleri,
tıbbi malzeme firmaları ve özel hastaneler tarafından oluşturulan hastalık
kaygıları, bilinçlendirmek ve bilgilendirmekten çok uzaklaşmış, gereksiz
tetkiklerin sayısında ve harcamalarda artışa yol açmıştır. Bu yüzden halkın,
yatırımcıların eline düşen medyanın tehlikelerinden uzak kalabilmesi, “medya
okuryazarlığı” dersinin önemini artırmaktadır. Orta öğretimde sosyal bilgiler
öğretmenlerine verilen bu hakkın iletişim fakültelerine verilmesi, halkın da
medya okuryazarlığı konusunda bilinçlendirilmesi için iletişim fakültelerinin
bölgesel programlar geliştirmesi gerekmektedir (MUY).
Sağlık konulu davalara bakan bir avukat da hastaneleri
eleştirmekte ve vatandaşların sağlık alanındaki haklarını yeterince
bilmediklerine ve kendilerini savunamadıklarına değinerek, konunun farklı bir
yönüne işaret etmekte ve şunları söylemektedir:
- Hayır,
(vatandaşlar sağlık alanındaki mağduriyetleri karşısında ne yapacakları
konusunda) hiç haberdar değiller (…). Bu hastalar kullanılıyor, stabil
tutularak. (Örneğin sezeryanla doğum konusunda) bizim ya hastanelerimiz,
insanlarımızı yanlış yola sürüklüyor. Doğacak çocuğunuz için güvendiğiniz bir
insan, doktorunuz birtakım şeyler söylerse ki bunu söylemesinin nedeni de
hastanenin tavsiyesi ve o istasyonun dolması için söylüyorsa, siz bunun en son
ayağı olarak çocuğunuzun sağlığını düşünerek kabul ediyorsunuz. Büyük bir dolandırıcılık
var bu işte. Çıkar amaçlı olarak insanların sezeryana yöneltilmesi var (AVK).