- Yusuf Ziya Eraslan: Biz Sağlık Muhabirleri Derneği yönetimi
olarak ayda 5 ile 10 arasında değişiyor arkadaşımız hakkında işlem yapmamız
gerekiyor. Birçoğu işten çıkarılıyor, üyelikten çıkarmak gerekiyor mu,
gerekmiyor mu diye toplanıyoruz. Ya da başka bir gazeteye, televizyona, ajansa
geçiyor, sağlık muhabiri olarak çalışırken çevre muhabiri, parlamento muhabiri
olarak geçiyor, mesleki yaşantısı devam ediyor ama sağlık muhabirliği hayatı
sona eriyor. Daha vahim olanını söyleyeyim en küçük bir kriz anında -Ankara
için söylüyorum bunu- muhtemelen İstanbul’da da böyledir, İzmir’de de böyleydi,
basın kuruluşlarının işten çıkarılacak muhabirler arasında yaptığı ilk tercih
maalesef sağlık muhabirleri oluyor. Ben bunu geçen ay Sağlık Bakanlığı’na
yaptığım ziyarette de ifade ettim. Dedim ki “Bizler nesli tükenmek üzere olan
bir mesleğin belki de son örnekleriyiz”. Hakikaten aradan 2 ay geçti, o
arkadaşların 2’si yok şimdi. Böyle bir trajikomik durumumuz var sağlık
muhabirlerinin. Çoğu zaman bir araya gelmekte bile zorluk çekiyoruz, sürekli
aramızdan birileri ayrılıyor. Yani önce tesadüf gibi geldi bana hakikaten
ayrılıyor birileri sürekli gidiyor.
- Mutlu Sereli Kaan: Çünkü çok yeni başlayan arkadaşlar onlar, ya
stajlarını sürdürmekteler orada, staj bitince gönderiyorlar başka alanlara ya
da deneyimsiz muhabirleri işten atmak çok daha kolay oluyor tabi.
- Mustafa Sütlaş: Şu an yönetim kurulu
üyeleri aktif olarak sağlık muhabirliği yapıyor musunuz?
- Yusuf Ziya Eraslan: Ben meslekte 18 yıl
oldu, 9 yıldır sağlık muhabirliği yapıyorum.
- Mustafa Sütlaş: Kendinizi nasıl
garantiye alıyorsunuz?
- Yusuf Ziya Eraslan: Bu anlattığım
hadise benim başıma da geldi. Ben ne yaptım? Derneği tam kurma aşamasına geldik
-şunu da söyleyeyim Ankara Sağlık Muhabirleri Derneği’nin kuruluş hikâyesi 10
yıl öncesine dayanıyor, bizden önceki üstadlarla konuşuyoruz. Kimle konuşsam
diyor ki, 7 kişi bir araya gelip kuramadık, bir sürü neden. Biz bu çalışmaları
netleştirdik ben İHA’daydım sağlık muhabiri olarak. Kâğıt üzerinde sağlık
muhabiriyim ama bana 3 tane parti verdiler, MHP, BBP, DTP arada CHP’yi verdiler
parlamentoya gidiyoruz salı günleri grup toplantılarına, Genelkurmay Başkanı’nı
izliyorum, yurtiçindeki tatbikatlara gidiyorum, Başbakan Ankara’dayken
programının yarısını ben izliyorum ama sağlık muhabiriyim.
- Pelin Öğüt: Bir insanın kendisi için
ben uzman sağlık muhabiriyim demesi için gereken şey nedir? Farklı farklı
görüşler duyuyorum ben, örneğin mesleki deneyimi 8 yıl olmalı en az ya da şu şu
kurumlarda çalışmış olmalı gibi. Bu anlamda bir kriter koyulacak olsa kim kendine
ben sağlık muhabiriyim der?
- Yusuf Ziya Eraslan: Birinci kriter
deneyim olmalı bence.
- Pelin Öğüt: Kaç yıllık bir deneyimden
bahsediyoruz?
- Yusuf Ziya Eraslan: Üç yıldan aşağı
olmamalı diye düşünüyorum. Neslimiz tükeniyor. Bahsettiğimiz uzman sağlık muhabiri
arkadaşlar belki bir kemik kadromuz var Ankara’da.
- Erkan Yüksel: Sayınız en fazla ne
zamandı?
- Yalçın Yılmaz: 2001 krizinde dibe vurduk.
- Yusuf Ziya Eraslan: Biz son 5-6 senedir
bu şeyin faturasını daha ağır ödemeye başladık. Sürekli aramızdan birileri
ayrılıyor, sürekli bir stajyer sirkülasyonu. Dolayısıyla bu anlamda uzmanlaşmak
çok zor. Yani ben uzmanlaşmaktan vazgeçtim sağlık muhabirini bulalım da, sağlık
muhabiri bulamıyoruz, Ankara için söylüyorum bunu böyle bir mesleki ciddi bir
sorunumuz var bizim.
- Pelin Öğüt: Bir insanın uzman sağlık
muhabiriyim demesi için 3 yıl mesleki deneyim dediniz stajyerliğin dışında.
Onun dışında sadece sağlık alanıyla ilgilenen muhabir Türkiye’de hiç oldu mu?
Sadece sağlık haberiyle ilgilenen insan sağlık muhabiri olabilir? Diye böyle
bir kriter konulabilir mi?
- Yusuf Ziya Eraslan: Ankara’da salt 2
tane sağlık muhabiri var. Bütün alanı, mesleği, uğraşı sabah işe geldiğinde
ondan sadece sağlık haberi bekleyen bir kurum var; o da Anadolu Ajansı.
- Yusuf Ziya Eraslan: Onun dışında ben
dâhil, başkan yardımcım, yönetim kurulu üyelerim ve üyelerim dâhil sadece
katıksız sağlık muhabiri yok. İki kişi var. Dolayısıyla bu şartlarda uzman
sağlık muhabirliğine geçiş hayal üstü bir şey gibi geliyor bana.
- Nuray Özger: O zaman artık ben bunu anlatayım biraz. Artık
bu sağlık muhabiri, tırnak içinde söylüyorum, terminoloji olarak bana çok doğru
gelmiyor. Çünkü gerçekten, gazetelerde eskisi kadar buna ayrılan özel sayfalar
da yok. Sağlık muhabiri olarak söyleyebileceğimiz insanlar da yok; birkaç kişi
var
- Aslıhan Çobaner: Ama sağlık
haberlerinin çeşidi ve alanı artıyor gazetelerde sayısı artıyor.
- Nuray Özger: Bunu herkes yapıyor o anlamda söylüyorum.
Artık sadece o alana bakan kişiler yok. Acaba işi daha öze indirip muhabir ama
sağlık alanına bakıyora mı getirmek gerekiyor?
Yani sağlık muhabirliği olmalı mı olmamalı mı bence bunu tartışmak
gerekiyor.
- Yusuf Ziya Eraslan: Bunu tartışmak bile
çok yanlış, sağlık muhabiri olmalı. Her kurumun kesinlikle bir sağlık muhabiri
olmalı, bizim savunduğumuz gerçek bu zaten.
- Yalçın Yılmaz: Sağlık muhabirliğinin
ortadan kalkmasında sağlık haberciliğini yapan insanların işsiz kalmasında,
dışarıda kalmasında kendi kabahatleri de var.
Yani sağlık habercileri kendi bindikleri dalı kestiler. Sağlık habercileri
ekonomik boyutta bir ticari ilişki içinde değillerdi. Daha sonra televizyonlara
geçtiler, görsellik ön plana çıktı ve televizyonlarda sağlık programı adıyla
programlar yapılmaya başlandı. Bunu dediğimiz anlamda, sadece işi sağlık
haberciliği olan, bütün standartları yerine getiren, tarafsızlığıyla meslek
örgütü tarafından, bakanlık tarafından kabul edilmiş en iyiyi sayın dediğimizde
sayabileceğimiz birkaç arkadaş için bile geçerlidir bu. Önce bunlar ekranlara
çıktılar ve ekranlara çıkaracakları konuklar için pazarlama birimine telefon
edeceksiniz, oradan pazarlığınızı yapacaksınız sonra 20 dakika ekrana
çıkacaksınız sağlık muhabirinin karşısına sağlık muhabiriyle 20 dakika görüşme
sonunda ilaç şirketi veya bir hastane onun sponsoru olacak. Ama ekranda habercilik
yapıldığı görüntüsüyle verilecek ve bunu yapan sağlık muhabiri
arkadaşlarımızdır. Sistemin içine girdikleri anda gideceği noktaya geldik. Daha
sonra o sağlık muhabiri arkadaşlarımız güzel sorular soruyorlardı iyi
habercilik yapıyorlardı ama para karşılığı yapılıyordu bu programlar. Sonra
görsellik ön plana çıkınca o görsellikte onlar ikinci plana itildiler ve
onların yeri dolduruldu. Yani şu an ekranlarda onların yaptığı programı
sürdüren arkadaşlarımız var. Onlara ne kadar sağlık muhabiri denilebilir onu
bilemiyorum ama en ideal dediğimiz sağlık muhabirleri bu tuzağın içine
girdiler. Ve şu an onlar da mesleğin dışındalar, sağlık muhabiri sıfatını
taşıyorlar, Gazeteciler Cemiyeti’nin Yönetim Kurulu’nda gazeteci sıfatını
taşıyorlar ama gazetecilik yapmıyorlar, şu an gazeteci değiller. Sağlık
muhabirinin önce gazeteci olması gerekiyor, ben yönetim kurulundan 2 defa kendi
isteğimle ayrıldım. Ayrılma sebebim şuydu, gazeteciliği yapmadığım andan
itibaren sağlık muhabirliği sıfatım da gazetecilik sıfatım da düşmüştür.
Dolayısıyla ben derneğin üyesi olabilirim ama yönetimde karar alamam dedim. Ama
benden sonra bu sistemde hiçbir şekilde bu tür bir işleyiş olmadı. Yani
gazetecilik de yapmasa, sağlık muhabirliği de yapmasa Sağlık Muhabirleri
Derneği’nin yönetimini de başkanlığını da sürdürebildi. Dolayısıyla sağlık
muhabiri kimdir, gazetecilik bile yapmayan sağlık muhabiridir. Şu an dernek de
fonksiyonunu kaybetmiş durumda. Bir de burada çok daha büyük bir tehlike vardı;
Ankara’daki dernekleşme tekrar bizim dernekle birlikte dernekleşme içine girip
onlar da bir dernek olup bizimle birleşmeyi istediler. Fakat bunun
gerçekleşmeme sebeplerini söyleyeyim ben size. Bakanlıkla olan diyalogları
gazeteciliğin sınırlarını aşan diyaloglar. 10 yıl öncesinde şu anki dernek
kurulmadan öncesinden söz ediyorum. O dönemde bizim derneğe üye olmak
isteyenlerin genel anlayış, bakış açısı bakanlıkla olan diyalogların iyi
yürümesi çünkü o zaman mecburi hizmetler vardı.
Hangi gazetede köşe yazan bir doktor var o doktorun mecburi hizmeti için
bakanlıkla ilişkiler nasıl yürüyecek, başka ilişkiler girdi. O başka ilişkileri
yürütenler sağlık muhabirliğini sürdürdü, o ilişkide başarısız olanlar sağlık
muhabirliğinin dışında kaldı. Dolayısıyla kalanlar da tartışılır hale geldi.
- Hande Demiroğlu: Bu hangi tarihlere
denk geliyor?
- Yalçın Yılmaz: 90 sonrası. Çünkü 90
öncesi meltem Pusat’lar vardı, Asuman Aydın’lar vardı başka gazeteci
arkadaşlarımız vardı. Onlar gerçek anlamıyla sadece sağlık haberciliği yapan,
sistem üzerine çok yoğunlaşan, hastalık haberciliği değil sistem üzerine
yoğunlaşan, gazetede sayfası olan. Yani ben biliyordum ki Milliyet’in 2.
sayfasında sağlık haberi varsa başka hiçbir haber girmez. Hürriyet’in Meltem
Pusat’ın sayfası vardı ve o sayfayı o doldurduğu sürece onun haberi girer,
önceliklidir, başka haber ancak o haber yapmadığı zaman girebilir. Yani bir
gazetecinin sağlık muhabiri olabilmesi için bir yayın kurumunda yerinin ve
zamanının olması gerekiyor. Yer ve zaman vermediğiniz kişiye sağlık muhabiri
deseniz ne olacak.
- Pelin Öğüt: Esra Tüzün ile Hande’nin
yapmış olduğu bir görüşmede bunu açıkça dile getirdim ama zaten künyede geçen
tek isim. Bu anlamda şöyle bir eleştiri de olabilir mi; yine sağlık muhabirlerine ya da sağlık
editörlerine. Kendilerinin acaba gazete yönetiminden ya da yazı işlerinden
böyle bir talebin olması meselesi. Yani ben şununla da karşılaştım, başka
gazetelerde de nasıl Esra Tüzün için geçerliyse bu tek başına ya da yanında bir
asistanla bu işi hâlâ yürütmekte olan başka isimler de var. Editör de kendisi, muhabir de kendisi ama
künyede değil, böyle bir talebi var mı bu da tartışılır bir şey. Bu da
uzmanlaşma deyince kriter olarak konulabilir mi? Mesleki deneyim belki. Ama bu anlamda
talepleri oldu mu?
- Hande Demiroğlu: Uzmanlaşmayı sadece
muhabirlik düzeyinde düşünmesek.
- Yalçın Yılmaz: Evet editör ve sayfa
sekreterinin de eğitilmesi gerekiyor.
- Hande Demiroğlu: Yusuf bey de söyledi.
Tamam, stajyer, stajyer her anlamda. Ben de iletişim mezunuyum, haber yazmaya
başladığımız andan itibaren her alanda zaten haber yazma ilkelerine hâkim
olmamız gerekiyor. Bunları bilerek, bilinçli olarak, bunun kararları vardır.
Yani ekonomi muhabiri de olsanız, spor muhabiri de olsanız sağlık muhabiri de
olsanız kriterler aynı, değişen bir şey yok. Bu noktada taleple ilgili bir
sıkıntı var gibi geliyor bana. Yani dışarıdan baktığımda insanlar evet muhabir
düzeyinde bunun için mücadele ediyorlar, dernekleşme faaliyetleri olabilir ama
editoryal, yöneticilik düzeyinde o haber masasında söz sahibi olma anlamında.
- Mutlu Sereli Kaan: Bence medya
kuruluşları, şimdi gelinen noktada bir şeyden bahsediyorum, sağlık haberlerini
ya da sağlık haberciliğini reyting ve tiraj kaygısı açısından şu an bir malzeme
olarak görüyorlar ama ciddiye almıyorlar. Yani bu anlamda haberin altında ne
verdiğinizin medya kuruluşu açısından önemi yok. Yeter ki bir tiraj ya da
reyting getirsin gazeteye ya da televizyona. Bu anlamda önce kurumların bence
bu alanı ciddiye alması, önemsemesi gerekiyor. Çünkü muhabir açısından da bu
bir etkileşim nihayetinde. Ciddiye
alınmayan bir alanda uzun süre muhabirlik yapmak istemezsiniz, ben de öyle
başladım. Ben de daha üç aylık stajyerdim. Sağlık alanı boştaydı gazetede ben
de kendimi göstermeye çalışırken o boştaki alanı kaptım. Ondan sonra derdim şey oldu; buradan bir siyasete baksam keşke diye beni
5-6 ay sonra CHP muhabiri yaptılar. Bir daha sağlık alanı hiç umurumda olmadı
çünkü o bir etkileşim. Yani kurum bunu ciddiye almadığı sürece ya da bu alan
olarak böyle yaklaşıldığı sürece muhabir tabi ki oradan kendince sıçrama
gördüğü yeri hedef alacaktır.
- Yusuf Ziya Eraslan: Orada bir itibar
göremiyor çünkü.
- Mutlu Sereli Kaan: Yani evet sonuçta
oradan çıkmaya bakacaktır.
- Yusuf Ziya Eraslan: Birçoğu da kendi
rızasıyla başka alana kayıyor. Gazetelerde bir inisiyatif var ama birçoğu da
sağlık alanında bir itibar göremediği için parlamentoya bakayım da belki orada
büro şefi olma ihtimali var ya da Cumhurbaşkanlığı muhabirliği var, o daha
prestijli Ankara’da parlamento muhabirliği, Başbakanlık muhabirliği çok prestijli
şeylerdir ama sağlık muhabirliği deyince ya işte gibi.
- Mutlu Sereli Kaan: Bu zihniyeti
değiştirmek lâzım.
- Hande Demiroğlu: Bu noktada
söylediğiniz şey çok doğru içini boşaltan şey kurum mu? Muhabir kendisi
yazıyor, PR şirketlerinden söz ettik örneğin bu haberi yazan muhabirden başka
kişi değil ki.
- Mustafa Sütlaş: Muhabirin ben sağlık
muhabirliği yapacağım sadece diyebilmesi için ya arkasının çok sağlam olması
lâzım ya da başka bir yerden bir dayanağının olması lâzım. Böyle biz pazarlık
gücünüz yok, ben sadece sağlık muhabirliği yapacağım, sağlık haberi yapacağım
deme şansınız yok.
- Pelin Öğüt: Selma Tükel’lerden 1990’lar
öncesinden başlayan dönemde zaten medya yapısı da değişiyor.
- Mutlu Sereli Kaan: Onu konuşalım, o
dönüşümü neden kaynaklandığını konuşalım.
- Hande Demiroğlu: 90’larda televizyonun yaygınlaşması mıdır
sebep mesela?
- Mustafa Sütlaş: Siz Eyüp Can’a sağlık
muhabirliğinin ne kadar önemli olduğunu nasıl anlatabilirsiniz? Anlatamazsınız.
- Yalçın Yılmaz: Haberi sadece sağlık
muhabiri oluşturmuyor, yayın aşamasına kadar sayfa sekreteri, editörler,
redaktörler var. Bu redaktörler sizin haberinizi tanınmayacak hale
getirebiliyor. Editörler bambaşka bir şekle büründürebiliyor sayfada
yerleştirebiliyor, sayfa sekreterleri onun fotoğraflarını ve başlıklarını
değiştirirken bambaşka bir hale getirebiliyor. Dolayısıyla sağlık muhabirinden
çıktıktan sonra haber çok fazla şekil değiştiriyor. Sağlık haberciliğinde de
kendi haberinizi bile tanıyamayabiliyorsunuz ve hatta çalıştığınız bazı yayın
organları o kadar değiştiriyor ki sağlık alanında artık itibarınız kalmıyor,
görüş alacak insan bulamıyorsunuz.