3.1.Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının Sunuşu

Üçüncü oturum, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nde Gıda Kontrol Hizmetleri Dairesi’nde görevli, uzun yıllar denetçilik yaptıktan sonra, şimdi Bakanlığın mevzuat hazırlama ve denetim organizasyonlarını yürüttüğü birimde çalışan Çiğdem Kurtar’ın medya içeriklerine yönelik sunuşu ile başlamıştır.
-   Çiğdem Kurtar: Bugün size sağlık konulu yayıncılığın gıda tüketimine etkileriyle ilgili, bilgilendirici olduğunu düşündüğüm bir sunum yapacağım. Sağlık konulu yayıncılığı önce tanımlamak istedim. Neler var içerisinde; haberler var, sağlık programları var, sağlık profesyonellerinin açıklamaları var, ünlülerin tükettiği gıdalar var, ticari reklam ve ilanlar var. Gıda tüketimine etki eden sağlık konulu yayınlar arasında sayılabilecek birimlerdir bunlar. Nasıl etkiler gösterir bu yayınlar; öncelikle tüketimin artırılması yönünde bir etki gösterirler. Hepimiz sanıyorum patates ve mercimek arzının yüksek olduğu yıllarda, patatesin her türlü yemeğinin çok faydalı olduğu ve yapılması gerektiği ve bol bol tüketilmesi gerektiği; mercimekten baklava tariflerinin televizyonlarda verildiği dönemleri hatırlayacak yaşlardayız. Tüketimin azalması yönünde etki eder sağlık konulu yayıncılar, buna da en iyi örnek yumurta, bu hatadan da sonunda dönüldü, yumurtadan özür dilendi. Kırmızı et son bir on yıldır, gün geçtikçe vejetaryen eğilimlerin arttığı, bitkisel kaynaklı tüketimlerin insanları çok sağlıklı hale getireceği inancının topluma empoze edildiği bir süreç yaşıyoruz. Yavaş yavaş bundan da bir dönüş oluyor. Çünkü beslenme, sağlıklı bir insanın beslenmesinin her besin grubundan dengeli olarak ve yeterli olarak tüketmeye dayandığı anlayışı yavaş yavaş yerleşmeye başladı. Bir de bir gıda maddesi yerine başka bir gıdanın tüketimini tercihe yönlendiren yayınlar var. Bunları da bir 20 yıl, 30 yıl öncesinde, tereyağının yerine margarin tüketiminin özendirildiği dönemler, işte tereyağının kolesterol ile ilgili olumsuz etkilerinin olduğunu, sık sık basında yer verildiğini, margarin tüketiminin daha sağlıklı olacağının anlatıldığı dönemleri hatırlıyoruz. Bu yayınları hepimizin hatırladığını düşünüyorum.

-   Sağlık yayınlarında, son dönemde gündemde birkaç gıda var. Yaban mersini var, yaban mersini meyvesi, Türkiye’de de yetişen bir meyve, kuş üzümü büyüklüğünde ve koyu mürdüm rengindedir kurutulmuşları ve şeker hastalığına karşı faydalı olduğuna dair bilimsel yayınlar var. Bunu birtakım akademisyenler, sağlık profesyonelleri medya ile paylaştı; fakat akabinde şöyle bir şey yaşadık biz bakanlık olarak; aynı aileye mensup bir başka bitki var, bizim Türkçe adını turna yemişi ve kırmızı ayı üzümü olarak isimlendirdiğimiz iki kardeşi var, yaban mersininin kardeşi bunlar. Bu meyvelerde kızılcık peyniri, kızılcık büyüklüğünde, genelde kurutulmuş ve doğranmış olarak geldi ülkemize, ithal oldu bu meyveler. Çok benzer kızılcığa, mutlaka aktarlarda görmüşsünüzdür ve şekerle kurutulmuştur. Bu meyveler ülkeye girdi; fakat Türkçeleştirilmiş turna yemişi ve kırmızı ayı üzümü adıyla değil de, yaban mersini adıyla piyasaya girmek istediler. Etiket bilgileri, direkt aktarlardaki dökme etiketlerde sürekli bir yaban mersini isimlendirmesiyle karşı karşıya kaldık. Tabii bunun tespitinden sonra, hızlı bir biçimde bakanlık bunun için 81 ilde tüm satış noktalarında, artı üretim ve paketleme yapan firmalarda sıkı bir denetime gitti. Yapılan denetim sonunda, bir altı ay sonra artık televizyon programlarında biz iki meyveyi yan yana görmeye başladık. Sağlık profesyonelleri ya da bitki ile ilgili fikir beyan eden kişiler, işte bu yaban mersinidir ama bu büyük meyveli vaksilyumdur, kırmızı ayı üzümüdür, turna yemişidir diye iki meyveyi bir arada sundular. Buradaki handikap şuydu; şeker hastaları için sunulan bir ürünün, şekerle kurutulmuş bir başka ürünle eşleştirilmesi çok tehlikeli. Bunun önüne geçmek için de bakanlık gerekli müdahalelerde bulundu; şimdi birkaç gündür çok gündemde, altın çilek. Altın çilek, başbakanımızın bir kuruyemişçiden satın almasıyla ortaya çıktı, bakanlık bitki komisyonumuzun yaptığı bir değerlendirmeyle, kuru ve yaş meyve tüketiminin ya da kuru ve yaş meyvenin insanlar için tüketiminin sakıncasının bulunmadığı yönünde bir karara varıldı. Doğal olarak bu meyvenin kuru ya da yaş olarak ithalatına müsaade ediyoruz.
-   Fakat bizim bir de takviye edici gıdalar dediğimiz bir ürün spektimiz var. Bunlar daha çok ilaç formunda olan ve insanların günlük beslenmesiyle yeterli derecede alamadığı vitamin, mineral, aminoasit gibi birtakım şeyleri dışarıdan takviye etmesi amacıyla oluşan bir spekt. Bu da dünyadaki bir eğilimden gelmektedir, daha sonra piyasada, altın çilek adlı takviyeler türedi.  Oysaki bitki komisyonumuz, bu bitkinin, kökü, dalı, yaprağı, meyvesi, herhangi bir parçasının, çünkü bitkiyi tüm olarak değerlendiriyoruz. Bazı bitkilerin yaprağı serbesttir ama kökü yasaktır, tüm olarak herhangi bir şekilde ekstresinin ya da tozunun takviyede kullanılmasına müsaade etmemişti. Bu bitki listemizde yer almamaktaydı fakat piyasada içeriğinde altın çilek bulunduğunu iddia edenler var. İçinde altın çilek bulunmayıp bu markayı satın alıp, hani altın çilek ismini marka olarak satın alıp, üzerine ben marka olarak koyuyorum diye isimleştiren firmalar var. Bir anda piyasa altın çilekle doldu. Son 1 haftadır bununla ilgili bakanlık çok yoğun bir kampanya yürütüyor. Yazılı, görsel basın aracılığıyla bir bilgilendirme oldu. Ve çok olumlu dönüşler aldık, şu anda gündemde olan bitki de altın çilek.

-    Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın görev alanı, gıdalarla ilgili görev alanından bahsediyoruz tabi. 5990 sayılı kanun gereğince gıda ve gıdayla temas eden madde malzemelerin üretim, ithalat, ihracat aşamalarındaki resmi kontrollerini bakanlığımız yürütür. Takviye edici gıdanın kanun tanımından bahsedelim, normal beslenmeyi takviye etmek amacıyla vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, lif yağ asidi, amino asit gibi besin öğelerinin veya bunların dışında besleyici veya fizyolojik etkileri bulunan, bitki, bitkisel veya hayvansal kaynaklı maddeler, biyo aktif maddeler ve benzeri maddelerin konsantre veya ekstraktlarının tek başına veya karışımlarının kapsül, tablet, pastil, tek kullanımlık toz paket, sıvı ampul, damlalıklı şişe ve diğer benzeri sıvı veya toz formlarla hazırlanarak günlük alım dozu belirlenmiş ürünlerdir takviye edici gıdalar. Pozitif ve negatif bitki listesi, az önce de bahsettim, ülkemizde üretilen ya da ithal edilen takviye edici gıdalar, bitkisel çaylar, bitkisel karışımlar, bitkisel karışımlı macun ve benzeri ürünlerde bileşen olarak kullanılan bitkiler ve kısımları, meyve olabilir, kök, yaprak, tohum ve benzeri parçaları bakanlığımızın Bitki Danışma Kurulu Komisyonu tarafından oluşturulan bitki pozitif listesinde yer almakta. Bir de bitki negatif listemiz var, bitki negatif listesinde yer alan bitkiler ya da kısımlarının bir bitkinin kısmı da olabilir negatif meyve, kök, yaprak ya da tohumun kullanılmasına izin verilmemektedir. Bu bitkiler de, bunların içinde afrodizyaklar var, bunların içinde ilaç olması gerekenler ya da ilaç etkileri gösteren ekstreler var, negatif bitki listesi de bu anlama geliyor. Her iki bitki listesi de kkgm.gov.tr web sayfamızda güncel olarak ilan edilmekte ve her toplantıdan sonra ilave edilen ya da çıkartılan ya da kararı değiştirilen çünkü bilimsel değişikliktir bu değişir, son hali yayınlanmaktadır.

-   Takviye edici gıdalar, modern tıbbın yanı sıra tamamlayıcı tıbbın son derece popüler olduğu ve dış görünümünün son derece önem kazandığı günümüzde takviye edici gıdalar mevzuata aykırı beyanlarda sağlık yayıncılığına konu olmakta ve pazara girmektedirler. Mevzuata aykırı beyanları örneklemek gerekirse kilo verdirme, kilo aldırma, boy uzatma, cinsel performans arttırma, hastalıkları önleme ve tedavi etme, sigarayı bıraktırma sayılabilir. Bakanlığımızca takviye edici gıda adı altında kilo verdirici, kilo aldırıcı, boy uzatıcı, cinsel performans arttırıcı, sigara bıraktırıcı, hastalıkları önleyici, tedavi edici ve benzeri niteliklerde hiçbir ürüne üretim ya da ithal izni verilmesi söz konusu değildir. Yayınlarda yer alan bu ifadeler tamamen mevzuata aykırıdır. Basın ve yayın organlarında yapılan gıdalarla ilgili sağlık konulu yayınlar, radyo, televizyon, gazete, dergi ve İnternet çok genişletebiliriz bu içeriği.

-   Nasıl denetlenir? Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın 5990 sayılı kanununda çeşitli hükümler var denetimleriyle ilgili bu yayınların. 4077 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın tüketiciyi koruması ile ilgili kanununda çeşitli hükümler var. Radyo ve televizyon üst Kurulu’nun bu kanun 6112 sayılı kanunda çeşitli hükümler var. Bir de bilgi teknolojileri ve iletişim kurumunun 5651 sayılı kanununda çeşitli hükümler var. Bu kanunlar kapsamında bu yayınlar denetlenmektedir. Bakanlığımızın çalışmaları, takviye edici gıdaların 5179 sayılı kanun kapsamında izin ve tescil işlemleri gerçekleştirilmekteydi. Kanun 5996’ya geçtikten sonra artık biz takviye edici gıdaların ithaline izin veriyoruz, üretilen yerlerin hijyenik koşullarıyla ilgili izin veriyoruz yani üretilen yerleri kayıt altına alıyoruz. Ürünlerin mesuliyetini firmalar üstleniyorlar. Bakanlığımızca takviye edici gıda ithalatı için 2009 yılında 1719, 2010 yılında da 573 adet kontrol belgesi düzenlenmiştir. Bakanlığımızca takviye edici gıda üreten, paketleyen 89 firmaya çalışma izni ve gıda sicil belgesi, bu işletmelerin ürettiği 1499 adet ürüne de gıda üretim izni belgesi düzenlenmiştir, üretim izni uygulaması 13 Aralık 2010 tarihi itibariyle sonlandırılmış olup 13 Aralık 2011 tarihine kadar hâlâ verilmiş üretim izinleri etiket üzerinde kullanılabilir olacaktır. Bu nedenle bu ürünlerin isimleri hâlâ bizim İnternet sitemizde yer almaktadır. Mevcut izinliler. Bakanlığımızca üretim ve ithal izin verilen ürün isimleri, üretim ve ithal izin tarih sayıları ve üretici ve ithalatçı firma isimleri kkgm.gov.tr İnternet sitesi ana sayfası üzerinde yayınlanmıştır. Bu ürünlerin üretim ve satış noktalarının denetimleri gerçekleştirilmektedir. Bir Alo 174 gıda hattı ve yazılı başvurular ile Sağlık Bakanlığı bildirimleri, bakanlığımıza ulaşan ihbar ve şikâyetler doğrultusunda denetimler gerçekleştirilmektedir. Reklamlarla ilgili tespit edilen olumsuzluklar Sanayi Ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu’na bildirilmektedir. Çünkü 5996 buna hükmediyor, reklamla ilgili cezalandırmayı 4077 Sanayi Bakanlığı yapar diyor.

-   Takviye edici gıda olup kaçak yollardan ülkemize girişi yapılan ve satışa sunulan ürünler ve firmalarla ilgili ayrıca takviye edici gıda adı altında ilaç gibi tanıtılarak insan sağlığına zarar veren madde, ilaç etkin maddesi ve benzeri ihtiva ettiği tespit edilen ürünlerle ilgili olarak toplam 13 üründe 268 İnternet sitesi hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Soruşturma süreci devam etmektedir. Şu an mali polis de her el değiştiğinde bizimle irtibat kuruluyor. 1 klasör kadar bir suç duyurusu var. Söz konusu ürünlerle ilgili yaşanmakta olan sorunlar ve çözüm önerilerini değerlendirmek amacıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının katıldığı toplantılar tertip edilmiştir. Ve toplantı kararları doğrultusunda bakanlığımız çalışmalara devam etmektedir.

-   Alo 174 gıda hattı. Sağlıklı hayat için güvenilir gıda kampanyası kapsamında bakanlığımızca etkin bir gıda güvenilirliği sisteminin oluşturulması ve yürütülen tüm faaliyetlerin etkinliğinin arttırılması amacıyla “en iyi denetçi tüketicinin kendisidir” anlayışından yola çıkılarak kurulan ihbar, şikâyet ve talep hattıdır. Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’müze 2010 yılında 970 tane başvuru ulaşmıştır güncellenmemiş ama sanıyorum bin küsurları buldu. Bu başvuruların 766 tanesi takviye edici gıdalarla ilgili.

-   Genel Müdürlüğümüze gelen bir de bizim 81 il müdürlüğümüzde de temas noktalarımız var. Ve bu rakam oransal olarak 2009’un 2 katıdır. Ayrıca BİMER, koordinasyon hizmetleri ve yazılı başvurular da almaktayız. Şimdi mevzuata aykırı reklamlardan size birkaç örnek vermek istiyorum.

Bu noktada medyada yer alan reklam örnekleri sunularak mevzuata aykırı durumlar üzerinde karşılıklı konuşmalar yaşanmıştır. Reklamlarda zayıflamaya yardımcı bir ürün ve sigara içme alışkanlığını sona erdiren bir ürün konu edilmiştir.

Hakkında soruşturma açılan ürünleri pazarlayan kişilerin Reklam Özdenetim Kurulu’na yapmış oldukları savunmada “Biz bu ürünün Tarım Bakanlığı’ndan izinli olduğunu iddia etmiyoruz ki, içindeki Tarım Bakanlığı’ndan izinli diyoruz” dediklerini kaydeden Kurtar, İnternet sitelerinde yazılanların ise bunun aksi olduğunu kaydetmekte ve şunları söylemektedir:

-   Yok, bakanlığımızdan izinli hiçbir ürün sigarayı bıraktırıcı olamaz. Biz bunları oturuyoruz dikte ediyoruz. Bu aykırı ifadeleri, sonra ürünün iddia edilen izin numarasının gerçekte kime ait olduğunu, neye ait olduğunu belirliyoruz ve formüle ediyoruz. Sonra tüm bu bilgileri Reklam Özdenetim Kuruluna, sivil toplum kuruluşu olduğu için ayrıca resmi otorite olduğu için de Sanayi Bakanlığı’na ve RTÜK’e bildiriyoruz, Sanayi Bakanlığı ve RTÜK’ten de defalarca ceza aldılar.

Bu noktada başlayan tartışmada bunlar gibi pek çok örnek olduğu dile getirilerek televizyon ekranlarında kimi gıda, kür, ürün, hap ya da kitapları “şifa” olarak tavsiye eden kişiler eleştirilmiştir.

RTÜK’ün bu noktada neler yaptığı sorusuna Sevgi Hasipek şu karşılığı vermiştir:

-   Sevgi Hasipek:  RTÜK bu konuları izliyor ama öyle bir duruma düşüyor ki, mesela en son (…) ile ilgili Tarım Bakanlığı’nın listelerinde var ama mesela bu firma o isimde üretim ya da ithal iznini almış oluyor. Ama onun yan ürünleri biz o kadar arkasına ulaşamıyoruz. İzinli midir, değil midir orada sıkıntılarımız oluştu. İlaç isimleri o konuda çok net, tavırlar belli ama bu bitkisel ürünler, takviye ürünler bunlarda sıkıntılar duyuyoruz. (…) İnternet sayfasında var ama o isme ulaşıyorsunuz,  sadece o ismi kullanıyor ama ilavesi mi o kısmı da belli değil. Belki gizli reklama dönük bir şeyler yapmak durumunda kaldıklarımız oluyor. Mesela bir şikâyet var şu anda elimde… Bir kişi ürünü almış ve bize sık sık bu konularda da şikâyetler geliyor, ürün saç beyazlığını giderici bir ürün. Bu kişi alıyor tamamen beyazlamaya kesin çözüm diye bir şampuan, tanıtım programlarında Tarım Bakanlığı’ndan onaylı olduğu vurgulanıyor. Organik, sağlığa uygun, hamileler de kullanabilir gibi ifadeleri var zaten. Şimdi biz bunları doğru kabul ediyoruz. Acaba nedir diye sizin İnternet sitelerinizden incelemeye girdiğimizde de orada tam onun ismini bulamadığımız ürünler oluyor.

-   Erkan Yüksel: İnternet sitesine baktınız bulamadınız, ne yapıyorsunuz ondan sonra?

-   Sevgi Hasipek: İşte o kısmında son bir çalışma yapıldı, Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışmalar zaten sürüyor. Konuyla ilgilenen arkadaşım burada olmadığı için o konuda bilgim yok.

-   Erkan Yüksel: Bir iletişimsizlik söz konusu gibi geliyor bana.

-   Sevgi Hasipek: Var, aslında bugün benim talebim de o olacak. Tarım Bakanlığı’ndan ve Sağlık Bakanlığı’ndan bir birim midir, kişi midir direkt bu konularla açıp telefonu ‘şu nedir bize yardımcı olun’ dediğimde hemen ulaşabileceğimiz bir liste olur, kişi olur, birim olur bunun sağlanmasını ben talep ediyorum.

-   Erkan Yüksel: Yani siz daha RTÜK olarak, Sağlık Bakanlığı’nda ve Tarım Bakanlığı’nda muhatabınız kim bilmiyorsunuz.

-   Sevgi Hasipek:  Sıkıntılar yaşanıyor. Mesela ilaçlar konusunda da bir listemiz yok elimizde. Reçeteli reçetesiz ilaçlar kavramında RTÜK’ün sıkıntısı var zaten. Mesela şikayette bulunan o kişi Tarım Bakanlığı’na müracaat etmiş, Tarım Bakanlığı Sağlık Bakanlığı’nın görev ve sorumluluğuna yazısını göndermiş, Sağlık Bakanlığı kozmetik üründür bu demiş mevzuata uygunluğunu taahhüt etmişler tüketicinin yanıltıldığı konusunda Sanayi Bakanlığı’na göndermiş. Bakın bir zararlı ürün, hiçbir faydası olmayan bir ürün belki, reklam yönünden işlem görüyor. Bizim de sıkıntımız burada zaten.

-   Erkan Yüksel: Ürünün sağlığı ilgilendiren yönü de var.

-   Sevgi Hasipek:  Sıkıştıramıyoruz, adını koyamıyoruz reklam açısından bir şey var mı diye bakıyoruz.

-   Selma Bıyıklı Kürün:  Asıl burada sorun bence ruhsatlandırmadan çıkıyor. Hiçbir ürünü bence gıda takviyesi, ilaç yani Tarım Bakanlığı’nın işi değil bunlar. Bunlar Sağlık Bakanlığı’nın işi. Tarım Bakanlığı’na bu görevi verdiğiniz zaman Tarım Bakanlığı ilaç mıdır, gıda takviyesi midir bunu araştıramaz ki. Bunlar tümüyle Sağlık Bakanlığı’nın işi. Sağlık Bakanlığı ruhsatlandırmayı yapsa şu konuştuğumuz hiçbir sorun olmayacak. Bütün sorun Tarım Bakanlığı’na bu görev verildikten sonra başladı.

-   Mustafa Sütlaş: Daha önce bazı preparatlar için Tarım Bakanlığı yerine Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlanıyordu ama aynı şeyleri o zaman da yaşıyorduk.

-   Selma Bıyıklı Kürün:  Ama en azından o zaman bir muhatap vardı, şimdi bakın hanımefendi diyor ki;  ona mı sorsak buna mı sorsak? En azından bir muhatap olacak karşılarında.

-   Mustafa Sütlaş: Bir sistemi, bir düzeni kurarken daha önce taahhüt ettiğiniz işlere aykırı bir işlem yapamazsınız.  İlacın ruhsatlandırılması veya diğer ticari ürünlerin ruhsatlandırılması çok daha yukarıda başka kanunlar çerçevesinde hep şeyleri belirlenmiş. MAİ (Çok Taraflı yatırım Anlaşması) diye GATT/GATS (Gümrük Ticareti ve Hizmet Ticareti Anlaşmaları)diye Türkiye’nin imzaladığı anlaşmalar var. Bir insan ticari faaliyetini herhangi bir yolla engellendiği iddiasında bulunduğu zaman sadece o ölçekte değil, ülkenin bütünü ve bir ticari faaliyetin tümünü cezalandırabiliyor bu şikâyette bulunan kuruluş. Yani bütün bunlar birbirine bağlı sistemler, Sağlık Bakanlığı’na devrettiğiniz vakit,  Sağlık Bakanlığı ilaç etken maddesi olmayan bir şey ruhsat verdiği zaman GATS anlaşmasına aykırı işlem yaptığı için Türkiye’nin bütün faaliyeti cezalandırma tehdidiyle karşı karşıya; onlar da kolayına geleni yapıyorlar. Son derece haklı. Şeyi ben merak ediyorum; ilaç ruhsatlandığı sırada etken madde, Tarım Bakanlığı’nın ruhsatlandırdığı herhangi bir ürün preparat olarak mı ruhsatlandırılıyor, etken madde olarak mı ruhsatlandırılıyor?  Yani az önce verdiğiniz örneklerden bir tanesinde bu kullanılabilir dendi. Onu başka bir firma yeniden paketliyor, başka bir arkadaşa yapıyor bunun için de ruhsat alıyor mu tekrar?

-   Çiğdem Kurtar: Hayır şöyle, şu andaki sistemden bahsedersek, üretim izni sisteminde şu oluyor; içerik ve etiket bilgilerini bize getiriyordu hijyenik denetimi yerinde yapıldıktan sonra o içeriğindeki bitkilerle ilgili negatif bir karar yoksa ürün ruhsatlandırılıyordu. Ürüne üretim izni veriliyordu eski sistemde. Şu andaki sistemde işletme kayıt altına alınıyor, işletmenin hijyenik denetimleri yapılıyor, ürettiği ürünün mevzuata uygun olmasından firma sorumlu gerek etiket yönünden gerek içerik yönünden.

-   Selma Bıyıklı Kürün:  Şimdi o sizin söylediğiniz en büyük sorun (…)’da yaşandı biliyorsunuz.  O zayıflama ilacı olarak satıldı, Tarım Bakanlığı’ndan ruhsat alırken içinde etken madde yoktu. Piyasaya sürülenlerde etken madde olduğu için birçok insan öldü. Yani bizim asıl sorunumuz bence yurtdışından ithal edilen ürünlerden kaynaklanıyor.

-   Çiğdem Kurtar: Yurt içindekilerde de var. Şimdi onu da anlatacağım. Yalnız önce şu mevzuat konusundaki belirsizliği ortadan kaldırmak istiyorum.

-   Sevgi Hasipek:  Şimdi dört tane bizim ortada bölümümüz var: Tarım Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, RTÜK bir de İletişim Teknolojileri Kurumu. Üç ayrı mevzuata yönelik biz bu yayınları denetlemek durumunda kalacağız. En yetkili kim burada, dört başlı olunca olmuyor bu iş.

-   Çiğdem Kurtar: Şimdi bir defa devletseniz, kanunlarla hareket etmek zorundasınız.  Siz de, biz de, Sağlık Bakanlığı da, Sanayi Bakanlığı da. Kanun sistemi şu şekilde kurulmuş; ürünün denetimi benim ürünümse benden ruhsatlıysa benim, Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlıysa Sağlık Bakanlığı’nın. Bu ürünle ilgili tüketicinin yanıltılması Sanayi Ticaret Bakanlığı’na gidiyor, hukuk böyle oluşturulmuş. Radyo ve televizyon yayınlarıyla da ilgili yayın ilkelerine aykırılık da RTÜK’e verilmiş, İnternet siteleriyle ilgili olan yayın içeriğiyle ilgili, kişisel haklara aykırılık da Bilişim Teknolojileri Kurumu’na verilmiş. 1 Şubat 2009 tarihinde biz 60 küsur kişinin katıldığı en az 20 kurumun yer aldığı bir toplantı yaptık.  Osman Bey o katılımcılardan biriydi. Biz şöyle çalışıyoruz. Biz trafik polisliği yapmıyoruz burada. Şunu yapıyoruz,  şikâyet ürünle ilgili geliyor, nasıl geliyor diyor ki;  “ben (…) kullandım sigarayı bırakamadım” ya da diyor ki;  “ben altın çilek kullandım şöyle rahatsızlıklar yaşadım”. Tarım Bakanlığı, 5000 denetçi ve 81 ildeki gıda denetimi mekanizmasındaki ilgililere diyor ki ürünün denetimini yap, ürünün denetimi benim vazifem. Sonra benim kanunum diyor ki;  senin bir ürününle ilgili Sağlık Bakanlığı’nda da aynı konu vardır. Bir tüketici yanıltılıyorsa bunun cezasını Sanayi ve Ticaret Bakanlığı verir, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na durumu bildir. Tıpkı nasıl SGK’da denetlediğiniz bir yer uygunsuz işçi çalıştırıyorsa, kayıtsız işçi çalıştırıyorsa, biz nasıl onu SGK’ya bildiriyorsak. Bunu da Sanayi Bakanlığı’na bildiriyoruz, sistemde bir farklılık yok. Sonra RTÜK kısmını da biz olayın içine çektik aslında. Kim ne yapabilir? Ben dün bu konuda çok net bir soru sordum. Bu profesörleri yaptıkları açıklamalar nedeniyle kime şikâyet edebilirim. Çok net bir soruydu bu, çünkü bir mekanizma varsa onu da devreye sokmak istiyoruz. RTÜK nerede var; radyo ve televizyon yayınlarında yayın ilkelerine aykırılık, hukuki mevzuatlara aykırılıkta RTÜK’ün yaptırımları var. O zaman onu da RTÜK’e bildiriyoruz. Yani bir başvuru için sadece bir işlem yürütülmüyor, herkesin görev alanında yapması gereken işleri yapması sağlanıyor. Mekanizma böyle işliyor, bunun doğruluğunu tartışmanın yer bence burası değil; çünkü kanunları biz yapmıyoruz, kanunları meclis yapıyor ve uluslararası bir mekanizmayla yapıyor. Şimdi bakanlıkların adını birtakım ürünlerde kullanmak tabi çok hoş belki güvenilirliği arttırıyor, belki satışı arttırıyor. Kozmetikler bizim görev alanımızda değil, orada arkadaşlar yanlış bir şey yapmamışlar, bir kozmetik bize şikâyet ediliyorsa,  biz tabi ki onu, onun ruhsatlandırmasını yapan, onun iznini veren ya da onun beyanını alan kurum olan Sağlık Bakanlığı’na bildireceğiz. Ve orada bir tüketici yanıltılması varsa, Sağlık Bakanlığı ürünle ilgili bir sorun görmüyorsa tabi ki onu Sanayi Bakanlığı’na bildirecek. Çünkü hukuk ceza verme yetkisini Sanayi Bakanlığı’na vermiş, Sağlık Bakanlığı’na vermemiş. Sanıyorum kafanızdaki soru işaretlerine bu akış bir şey oldu, sistemin çok seri ve hızlı işlediğini söylemiyorum, hiç böyle bir iddiam yok; Sanayi Bakanlığı’nda yüzlerce dosya var, RTÜK’te onlarca dosya var tabi ki böyle ulaşan. RTÜK’ün tek görev alanı gıdaların sadece takviye de olmayabilir bu süt de olabilir hiç fark etmez, gıdaların ya da kozmetiklerin uygunsuz reklamları değil, o kadar suç unsuru var ki televizyon yayınlarında, öyle örnekler var ki.

-   Sevgi Hasipek:  Siz mevzuat çerçevesinde Sağlık Bakanlığı’na gönderdiniz, Sağlık Bakanlığı verdiği cevapta canlı örnek üzerinden gidelim diye okuyorum. Kozmetik kanununa tabi olup, ürünü piyasaya arz eden firma tarafından, bakanlığımıza yapılan bildirimle bakanlığımızca yapılan rutin risk değerlendirme esasının şikâyetine istinaden gerçekleştirilecek piyasa denetimine dayandırılmaktadır. Bir kozmetik ürünün bakanlığımıza 5324 sayılı kanun doğrultusunda bildiriminin yapılması ürünün ve ürünü piyasaya arz edenin mevzuata uygunluğunun bakanlığımıza taahhüt etmesi dışında bir anlam taşımamakta olup; ürünün bakanlığımızca izinli onaylı olduğu anlamına gelmemektedir. Sağlık Bakanlığı burada kendini aklamış; ama izin vermiş mi vermemiş mi? Şimdi RTÜK bu konuda ne yapacak? Bu ürün yasak mı değil mi? Yani biz şuraya baktığımızda, “reçeteli ürünlerde, reçeteli ilaçlarda, reçeteye tabi ilaçlar, tedaviler hakkında ticari iletişim yapılamaz” diye kesin bir hükmümüz var. Yani biz bunu ne kapsamda değerlendireceğiz diye bakıyorum. Diğerinde ise, reçeteye tabi olmayan ilaçlar ve tedavilerin reklamları, dürüstlük ilkesi çerçevesinde olmalı. Dürüst mü? Evet, ifadeler orada bir şeyler dürüst bir şekilde anlatılıyor; ama vurgulama, sonucu nedir? Gerçeği yansıtan ve doğrulanması mümkün olan unsurlardan oluşacak şekilde hazırlanır. O zaman Sağlık Bakanlığı’nın bakışı çok etkili olacak. “Bildirimi yapılmış ürünle ilgili olarak gerçekleştirilen piyasa kontrollerinde, problem tespit edilmesi halinde mevzuatın gerektirdiği idari işlemler uygulanmaktadır” gibi böyle rutin ifadeler sonucunda Sanayi Bakanlığı’na iletilmiş bu. Yani bunun gibi birçok şikâyette bulunulmakta ve sonuç alınamıyor.

-   Çiğdem Kurtar: Şimdi bizim (… ürünü) ile ilgili RTÜK’e ve Sanayi Bakanlığı’na yaptığımız bildirimler neleri içerir, ondan bahsedeyim. Biz net bir biçimde yazarız;  bir, bu ürünün üretim izni yok, çünkü (bu ürünün) yok. Varsayalım ki, üretim izinli bir ürün.  O zaman deriz ki; bir, bu ürünün şu spektte, yani takviye edici gıda, bitkisel çay, bitkisel karışım, hangi spektte ise ya da gıda ya da temas eden maddelerde de şu üretim izni var, şu firmaya ait. Üretim izni, ancak deriz, bu ürün şudur, gıdadır, bitkisel takviyedir ya da preparattır. Bu ürün şu şu şu etkileri göstermez, bu etkilerin de herhangi bir reklamda tanıtımının yapılması mevzuata aykırıdır, tüketiciyi yanıltmaktadır. Hatta orada bağlarız; “dürüstlük ilkesine aykırıdır” diye de yazdıklarımız oldu. “Resmi mevzuata uygun olmalıdır” diye bir hükmü vardır RTÜK’ün, bizim mevzuatımıza aykırı olduğuna göre, resmi temayüle de aykırı demektir, o ilkeye de bağlarız ve açık yazarız. Sanayi Bakanlığı’na da öyle yazarız. Bu ürün işte izinsizdir ya da bu ürün izinlidir ama şunun için izinlidir, bunlar için kullanılamaz. Bizim bütün bildirimlerimiz bu kapsamda açık ve nettir. Hatta oturuyoruz programları biz tek tek dikte ediyoruz. Diyoruz ki bu programın içinde şu şu şu cümleler, yani cümle cümle, ağzından çıktığı gibi kişilerin, “şu cümlelerin tamamı mevzuata aykırıdır, bu iddialarda bulunulamaz” deriz, hem Sanayi Bakanlığı’na hem RTÜK’e. Bu başvurular size geliyor, bu şekilde yapıyoruz, hatta elimde 21 tane daha kayıt var.

-   Sevgi Hasipek: Siz de bu ifadeleri inceliyorsunuz, Sanayi Bakanlığı da inceliyor, RTÜK de inceliyor.

-   Çiğdem Kurtar: Hayır. Sanayi Bakanlığı incelemiyor, Sanayi Bakanlığı’nın çalışma sistemini anlatayım ben size.

-   Sevgi Hasipek: Hayır, onların Reklam Kurulları var.

-   Çiğdem Kurtar: Tamam, Reklam Kurulu ifade incelemez. Reklam Kurulu dosya görüşür. Dosya da şundan oluşur: Bir başvuru; kişi de olabilir başvuran, yani kişi adi bir dilekçe yazar; “(Bir ürün) izledim, bu reklam mevzuata aykırıdır.” Sanayi Bakanlığı reklamı temin eder, sonra “önceden kimden izin aldınız?” der. Tarım Bakanlığı’ndan ya da Sanayi Bakanlığı’ndan, sorar. Senden herhangi bir izni var mı, varsa kime izin verdin, ne amaçla izin verdin, bu reklamdaki ifadeler doğru mu? Sanayi Bakanlığı tamamen kurum görüşüyle çalışır, kendisi hükmetmez. Kurum eğer, benden izinli şu derse, o zaman o izin alan kişiye gider, der ki “bu reklamı sen mi verdin, Tarım Bakanlığı bu reklamın mevzuata aykırı olduğunu söylüyor, ne diyorsun, savun kendini”. Sonra o dosya Sanayi Bakanlığı’nın Reklam Kurulunda masaya yatırılır. Savunma haklı mıdır, bakanlığın görüşü hukuk doğrultusunda mıdır ve buna ne ceza verilebilir? Orada kurul cezaya karar verir, durdurma olur o ceza, yayından kaldırma da olabilir, idari para cezası da olabilir, uyarı cezası da olabilir. Sanayi Bakanlığı da böyle çalışır, yani Sanayi Bakanlığı içerik değerlendirmez.

-   Sevgi Hasipek: Ortak bir ekip olması gerekli.

-   Çiğdem Kurtar: Kesinlikle. Bunları teklif ediyoruz, fakat şöyle sonuçlar alıyoruz. Yani Sanayi Bakanlığı’yla bu ara uzlaşamadığımız konular oldu maalesef. Şöyle cevaplar alıyoruz; yani biz işte çok yüksek meblağlarda cezalar yazıyoruz. Bunun işte komisyon muhalefetiyle karar verilip, imza atılıp, bu belgeler üzerinden bu kadar cezaları yazmak bizim için çok uygun olmayabilir. Mahkeme sürecinde sıkıntı yaşayabiliriz. Biz yazışma usulüyle bu işin yürütülmesini istiyoruz diyor. RTÜK’te de şunları yaşıyoruz. Bir radyo kaydı istiyoruz; mesela RTÜK’ten, diyor ki “benden ruhsatlı değil, benden lisanslı değil”. Yurtdışından yayın yapıyor. Orada da kör nokta orası aslında. Orada da o boşluklar var. (…)

-   Selma Bıyıklı Kürün: Şimdi sizin söyledikleriniz çok güzel. Tek tek dikte edip inceleme yapıyorsunuz. Fakat bu sizin anlattığınız süreç bana çok uzun geldi. Bu arada o reklamlar dönmeye devam ediyor, o arada ürün adı değişiyor, o arada ölenler ölüyor. O firma zaten malı götürüyor. Parasını kazanmış, gitmiş. Bütün bu sürecin sonunda ceza bile verilse, o adam ortadan kayboluyor. Kimi bulacaksınız da o cezayı vereceksiniz?

-   Çiğdem Kurtar: Bakın bu bir süreç, 1,5 yıldır yoğun bir biçimde devam eden. Denetimlere ek, bu konun iletişimiyle ilgili hem kurumlarla hem vatandaşlarla. Yani siz bu hafta bütün ulusal gazetelerde altın çilekle ilgili açıklamaları gördüyseniz. Bu sürecin devamıdır. Bugün (ürünün satıldığı İnternet sitesine) girdiğinizde, Tarım Bakanlığı’ndan verilmiş bir broşürün içeriğini orada görüyorsanız işte bu o kurumun iletişimiyle ilgili. Ulusal gazetelerin İnternet sitelerinde (bir ürünün) reklamları vardı biliyor musunuz? (…) diye bizim tedbir kararı aldığımız bir ürünün reklamları vardı ve biz 22 küsur gazete, ulusal gazete incelendi, İnternet siteleri. Sekiz tanesine yazı yazıldı. Yazılı tebligat çıktı. Reklamlar kalktı. Ama bakın bu pozitif bir adım. Daha düne kadar oradaydı o. Reklamlar kalktı. Ama sonra ne oldu? 15 gün sonra bize (…) geldi. Gazetenin sanat bağlantılı bir iç sayfasında daha küçük bir reklam. Ama bu sefer ne çıktı? Tebligatlı yazı çıktı. “Eğer devam edersen, ben Sulh Ceza’ya giderim. Benden izinli bir ürünü böyle tanıtamazsın” dedi bakanlık. Hepsi süreçle devam eder.

-   Selma Bıyıklı Kürün: Şimdi bakın, suç duyurusunda bulunduk dediniz. Rakamları da aldık. Hiç ceza çıktı mı veya ceza ne kadar zamanda çıkıyor?

-   Çiğdem Kurtar: İşte suç duyurusu halen devam ediyor. Ama savcılıkta.

-   Selma Bıyıklı Kürün: Sizin suçunuz demiyorum veya sizin görevinizi yapmadığınızı söylemiyorum; süreç çok uzun. O süreç sonunda bir ceza da verilse. Para cezası da uygulansa o reklam kalksa da, çok uzun bir süreç. O arada etkilenen etkileniyor zaten. Yani insanlar ölüyor. Veya sağlığını kaybediyor. Bu süre içinde, bu süreç nasıl çabuklaştırılabilir? Onu konuşmak lâzım.


-   Çiğdem Kurtar: İşte çalışıyoruz. Onu konuşmak için buradayız.